Çarşamba, Şubat 11, 2009

çiçeklerin tanrısı: hüzünlü bir şarkı


Çiçeklerin Tanrısı “bir Hamdi Koç” kitabı.

Tam da bu tümceyle ifade edilmeyi hak eden bir kitap. Hatta filme dönüşmesi de pek hayırlı olabilecek, enteresan kitaplardan. Bizim evde şu sıralar annem ve ben tüm Hamdi Koç kitaplarını okuduğumuzdan, sohbetler de o tatta gelişiyor. Kuşaklar arası bir Çiçeklerin Tanrısı değerlendirmesi isterseniz; anneme göre Hamdi Koç insanları çok iyi tanıyor. “Dehşete kapıldım yine, kitabın sonu beni ağlattı, ah evladım....” olabilir yorum, bana kalırsa Çiçeklerin Tanrısı ise upuzun bir şarkı, hüzünlü bir şarkı hem de.

“Birikimim yaşadıklarımdan değil, okuduklarımdan, arzuladıklarımdan ve korktuklarımdan geliyor.” diyor Gülenay Börekçi’nin yaptığı röportajda Hamdi Koç. Ah nasıl şaşırtıyor annemle beni bu tümce... Bir de şunu diyor; “Çiçekler’de kadın okurun kendine yakın bulacağı bir kadın kahraman yoktu, hani şu kendini bir roman kahramanıyla özdeşleştirme durumu. Okuyan edebiyat tadı için okudu.” Doğru ya doğru, nefis bir tat bırakıyor kitap; unutulmamayı da garantiliyor...

A bir durdum ve baktım ki Mutena Açık isimli bir yapımcı “Çiçeklerin Tanrısı”nı sinemaya uyarlayacağım, başrolü de Michelle Pheiffer’a vereceğim diyor. Hımm, okur, kitabı okuyunca göreceksin ki Aygen hakikaten de biraz Michelle Pheiffer gibi bir kadın. Ölümcül bir hastalığı var, buna rağmen güzel, buna rağmen zarif ve hala tutkulu. Nadir ise bir zamanlar onun kızı Lale ile beraber olan ve şimdi Aygen’e aşık olan, ölümünde ona eşlik etmek üzere yanında bulunan bir adam. Kitap aşkı her şeyin üzerinde tutuyor denebilir tabii, öylesi derin bir aşk var da denebilir. Ama bu aşkta hastalıklı bir yan da var, o kadar ikna edici bir durum var ki ortada; “her şeyi bırakıp da kadınımın yanında olayım” durumunda değil yani Nadir.

Nadir, nasıl desem, zaten her şeyi boş vermiş bir adam, pek bir kaygısı olmayan, olan kaygılarını da dillendirmeyen, sorumsuz, bol çiçek ve klasik müzik düşkünü eski bir şair adam...

Kitap sarsıcı evet, o rutubetli, kimsesiz yazlık evi de, yazarın anlattığı barı, serayı vesaireyi hep kolaylıkla canlandırabiliyorsunuz gözünüzde, hatta gitmiş kadar oluyorsunuz bütün roman mekanlarına ama kitap yine de, zor bir kitap.

Konu aşk olmasına rağmen ağır bir kitap hatta. Ancak şunu da söylemeli, Hamdi Koç her kitapta şaşırtmayı seven bir yazar. Kitaplar İş Bankası tarafından yeniden, hem de cicli bicili yayınlandı, bu sefer kaçırmayın. (Çiçeklerin Tanrısı, Hamdi Koç, İş Kültür Yayınları, 2007)

7 yorum:

figoltx dedi ki...

Ben de Hamdi Koç'un anlatimini sevenlerdenim. Ah nerelerden bulsam da buralarda ben de okuyabilsem Ciçeklerin Tanrisi'ni.

Minik bir not: Bu arada Hamdi Koç IÜ Ingiliz Edebiyati Bölümü'nden sinif arkadasimdir. Kendisini tebrik ediyorum edebiyat adina verdigi eserlerinden ötürü.

Anne İş'te dedi ki...

Hamdi Koç,sayede listemde.Teşekkür ederim Ece!

Adsız dedi ki...

Hamdi Koç ile "Melekler Erkek Olur" kitabıyla tanıştım ve çok sevdim. bu kitabını henüz okumadım ama sayenizde listemin başına geçti. Teşekkürler...

okuranne dedi ki...

Çok sevmiştim bu kitabı. Uzun zamandır kitap okumayan sevgilime perhizini bu kitapla bozdurmuştum. Elitist bir okur lan kendileri bu keşfe vesile olduğum için teşekkür etmişti.

zilsizzarife'nin yeri dedi ki...

Sen buaalar Hamdi Koç tarzını benimsedin sanırım:)
Buarada Ececik seni blog mimi olayına kattım.Haberdar etmek istedim.
Sevgiler,

denizanasi dedi ki...

ben de severek okumuştum bu kitabı. ama nedense kitaplar film oldukları zaman kitabın havasını yansıtmıyorlar. bence film olmasın :)

ece arar dedi ki...

ne şahane bi sınıf arkadaşı!
dijle, kitap kurdu çok sevindim listenize girmesine.

meral, evet, sevilip unutlmayacak kitaplardan. zilsiz zarife mimi gördüm, sağol:))) denizanası, oluyor öyle.. ama insan hayal ediyor ya bazı sahneleri, acaba film olsa böyle mi çeker yönetmen demeden de edemiyor