Perşembe, Ocak 18, 2007

şişt... come here. I'll tell you a secret


şimdi bakın, bir film var. adı the secret.

"çekim yasası" denen olaydan bahsediyor. ben öyle "bir film izleyeyim, bir kitap okuyayım hayatım değişsin" falan demem ama bu başka...

bu filmi yüz kere izlemek şart. ben henüz tam manasıyla özümsemek üzere üç kez izledim ve artık çekim yasası denen hadiseye inanıyor ve filin bana söylediği sırrı uygulamaya çalışıyorum.

bakın çocuklar, en sevdiklerime "bunu izlemek zorundasın" diyorum şimdilerde, sizi de seviyorum ya, o yüzden hadi bakalım the secret. merak edenlere thesecret.tv de diyebilirim.

bu arada dün serumlandık yine. sabah beşte uyandık mide bulantısıyla, on bire kadar kusup doktora gittik. idrar temiz, kan şöyle böyle. normalde çekim yasasına göre size bu olumsuzluklardan bahsetmemem gerekiyor ama ne yapayım duramıyorum. serum beş altı saat sürdü. akşam oldu, eve geldik.

bugün canavarız teyzeler, amcalar. bugün iyiyiz. öhöm, çekim yasasına göre hep de böyle kalacağız. inat ettim.

izleyenler parmak kaldırsın, izlemeyenler derhal bulsun, sonra da beni bulsun. hadi bakiiim.

Pazartesi, Ocak 15, 2007

times they're changing

hepimizin hayatı şu veya bu şekilde değişmiyor mu? ani değişiklikler, olası değişiklikler, akılda olmayanlar, küçükler, büyük olanlar...

çayınızın markasını değiştirmiş olablirsiniz geçen gün, veyahut eviniz şimdi bir bahçe içindedir kim bilir? tatile gitmişsinizdir, uzun uzun okuduğunuz kitaplar belki de artık yabancıdır. Pencerenizden kuşlar geçmeye başlamıştır, sevgiliniz sizi terk etmiştir, çocuğunuzun yeni bir dişi çıkmıştır.

öyle tabii. bende de var değişiklikler. mesela ilk kez bu masadan yazıyorum şimdi. bu masa benim masam. burası bir iş yeri. bir seyahat acentası açtık abimle. artık hepinizi hayal ettiğiniz yerlere ben yollayayım diyorum. hadi bakalım...

Cuma, Ocak 05, 2007

kafe kızı

 
bu çocuğu sürüklediğim bir iki kafe var. illa cafe con panna içeceğim, o da vanilyalı dondurma yiyecek, yarım bırakacak, etrafı dolaşacak. öyle bir anda işte çekildi bu fotoğraf...

hızlı başladı yeni yıl, durup da ince şeyleri düşünmeye vakit olmadı. bir oradayız bir burada. istanbul'da ve bursa'da. aşağıdaki evde ve yukarıdakinde. yemekte veyahut pizza ısmarlayarak minik bir sehpadayız.

müzik dinliyoruz bol bol, gıdamız o şimdi, velhasıl altı kilo boşu boşuna verilmedi iki ayda. tek gıdanız müzikse kolay oluyor kilo vermek.

ev ne şahane değil mi? duvarlar ve çerçeveleriyle, kanapeleri ve dolaplarıyla... mutfağıyla ve koridoruyla falan harika bir mekan. üstüne yok...

evimde evimi özleyişim bundan, bakmayın kafelere gittiğime... Posted by Picasa