Çarşamba, Temmuz 26, 2006

küçük şeyler



yasemin küçük şeylerin fotoğrafını çektiğini söylüyordu, düşündüm. benim için değerli olan bir iki eşyayı ben de ölümsüzleştirdim böylece. şu fincan ki pek çok şey paylaştı benimle. leeds'ten almıştım, bir sığınak, bir battaniye, bir kaçıştı benim için. early grey'den kahveye, koladan suya her şey konuldu içine.

okuldan dönüşte bıkkın bir halde gelip fincanıma sıcak bir şey koyup yanına da çikolatalı kurabiye alıp hemen odama çıkar, kaldığım yerden derslere devam ederdim. o fincan o sıkıntılı evde bana ait olan bir şeydi, kimsenin değildi, ne nijeryalıların, ne singapurlunun, ne italyanın, ne faslının... sadece benim. yıllar boyu kullanmadım ama artık zamanı geldi. yanındaki minik kuş nişantaşı'ndan. kızıma bir istanbul hediyesi.

bizimki bugün okuldan bir "faaliyet" yaparak geldi, ufacık çocuklardan bu sözcüğü duymak hep tuhafıma gitse de, çocukların günlük hayatta kullanmadıkları bu sözcüğü tam da okulda -sadece okulda- önemli bir şey yaptıklarında kullanmalarını seviyorum. faaliyetin fotoğrafını çekerim...

lost devam... ikinci sezondan da on bölüm devirdim, bir ekşi sözlük yazarının dediği gibi kendimi yakında filmdeki adada bulursam, yani görürsem kendimi orada şaşmayacağım; hem dizi hiçbir şeye şaşmamanıza neden oluyor, hem de bu kadar izleyince aynen böyle hissediyorsunuz...

dijital zımbırtılar 38 dereceyi gösteriyor ama ev serin. evde olmak güzel, ev iyi bir şey, insanın evini sevmesi daha iyi bir şey.

bir kitap buldum kitaplığımda, 89'da almışım, okudum mu anımsamıyorum, adı Kıskançlık. Konu önemli değil de, yazarı şunu demiş bir yerde; "Kıskançlık romanım kesinlikle özyaşamöyküseldir. O evde yaşadım ben. O evden fotoğraflarım var. Romandaki üç karakterden biriydim. İşin garip tarafı, bu, eleştirmenler tarafından yazarı olmayan bir roman olarak algılandı, soyutun soyutu bir roman." Enteresan değil mi? Okumak için sabırsızlanıyorum.

ve bugünkü akşam yazısı (yazıdaki "falan"lar geçen haftaydı....)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

akşam linki çalışmıyor, iki tane 'http' yüzünden herhalde. yazını gazetenin sitesinden okudum, 360 derece olayına güldüm, şimdiden tanıdık geliyor.

ece arar dedi ki...

ya ışıl evet, http'ler fazla olmuş, boş ver... internal intelligence hoş geldin.