Salı, Nisan 17, 2007

macera ruhu...

çocuksu bir inatçılıkla tiril bir tişörtün üzerine dünyanın en ince hırkasını giyerek bu havada dışarı çıkılır mı? eh, sıradan insan için en james bondvari heyecan da bu olsa gerek. ya okur, aynen böyle çıktım dışarı. dondum, resssmenn dondum, onu diyecektim... james bond hızla giden bir arabadan ötekine atlarken, clark kent süpermen olup oradan oraya zıplayıp hayatları kurtarırken, bize bu büyük pastanın kırıntı kısmı düşmüş, öyle yani, hepimizi kastediyorum (şişt sen! seni tanımıyorum, var mı hayatında acayio heyecanlı, aksiyonel bir durum... anlat o zaman...)

neyse yani, pazara gidip kocaman soğana benzemeyen, ama aslında benzeyen taze soğanlardan alıyorum, bu bir macera değil, bilincindeyim. her yer enginar olmuş, onları ayıklama yetisi bir macera olabilir ama... neyse, havuçtu, kabaktı, a bir de fesleğendi.. ne güzel sokakta olmak amma velakin ne giyeceğini bilemeyecek kadar şaşkın bir ördek olmak...

ben bilemiyor değilim aslında, ruhum bilemeyen... günün macerası budur, ah öyle işte.

ayrıca, her şeyin aynılığında tuhaf bir çekicilik yok mudur? ki üstelik ben yapabilecek bile olsam bir arabadan diğerine atlamak isteyecek türde bir insan değilim.

3 yorum:

yasemin dedi ki...

ben de değilim :) evet, her şeyin aynılığında var iyi bi şeyler. sen söyleyince farkına vardım :)

Dila dedi ki...

hava ciddi soğuk ve ciddi yanıltıcı . Aynı Bond luğu bende yaptım :)) ama dikkar kızlar yaza girmemeden hasta olmayalım :) Yalancı güneşe aldanmayalım .

Sebnem'den dedi ki...

ARTIK ÇOK GEÇ..BEN YAZLIKLARI ÇIKARTTIM MEYDANA..KIŞLAR KALKTI