Cuma, Ekim 06, 2006

pencere önü berjeri

 
 
 
neymiş? blog bebek gibiymiş, bakmazsan eğer, küsermiş...
sürekli güncelleyecekmişsin falan filan...

bazen diyorum ki kestirip atayım şu blogu, zaten yapmam gereken bin tane iş var, yapmam gerekmeyen ama yaptığım bin tane daha iş de var (fotoğraflarla oynamak, onları flickr'a kaydetmek, bir sürü mp3 indirmek, sürekli evin içinde dolaşıp her türlü nesneyi doğru odalara koyarak rahatlamak ve iş yaptım sanmak-, buna karşın yapmak zorunda olduğum ama yapmadıklarım da var -mesela iki makinelik ütü, akşam için şehriye pilavı, düzenlenmeyi bekleyen çekmeceler, sıraya dizilmeyi, ilgilenilmeyi bekleyen gazete haberlerim ve geçmişten kalan fotoğraflar, test sonucunu bildirmek üzere on gündür aramadığım doktor, buzlanmaktan bir hal olmuş bir buzluk, su isteyen çiçekler, okunmak isteyen kitaplar...-

bugün okumak zorunda olduğum bir kitabı -aslında S.T konuyu söyledi, "iyi ve kötü" dedi, ben de kendime iyi ve kötü ile ilgili canımın istediği kitapları ısmarladım, okumak zorunda olduğumu söylediğim kitabı okumak zorunda kalışım tamamen benim suçumdu-...

pek de kalındı kitap -gerçek bir okur böyle dememeli değil mi? bağlar mı bizi sayfa adetleri?-, neyse canım kalın bir kitap okumak istemiyordu, velhasıl canım başka hiçbir şey yapmak da istemiyordu ama kızım bir havuç delisi olduğundan ona havuçlu kek yaptım. (endişeliperi'ye not: ben de içinde havuç olan her şeyden nefret eden bir insandım, sonradan böyle oldum:)), sonra ne yaptım, aldım kitabı elime sıkıntıyla, çayımı da aldım, dünyanın merkezine -pencere önü berjerime- oturdum, dışarıda inşaat sesleri, hava güzel ya, yaz sanki yanılsaması...

başladım okumaya, birkaç sayfa öyle geçti, derken tam bir okul çocuğu zihniyetiyle "bitmez bu böyle" dedim sıkıntıyla. ama bitmesi, ardından yeni bir "iyi kötü" kitabına başlanılması gerekiyordu. hesapladım, yarın akşama falan biter bu, kızımla iki dakika konuşamam diyerek biraz atlayıverdim sayfaları, sonra biraz daha atladım ama konuya vakıf olmayı başardım, olay örgüsünü kaybetmedim, öre öre gittim yani ama çabuk bitirdim.

gerçi pişman da oldum çabucak kitabı elimden bıraktığıma, her bölüm ayrı bir roman gibi lezzetliydi, her insan ayrı bir romandı falan...
öyle oldu işte.

ev kuşu ece hizmetinizde.

evlerle ilgili bilimum yapılmayan işlerin vicdan azabı için: 444 0 ECE Posted by Picasa

3 yorum:

sadan dedi ki...

aman sakin atma blogu bir kenara, daha yeni kesfettim sayilir. daha once epey okuyordum yazilarini sitede/gazetede/dergide, simdi tam tekrar kavusmusken olmaz birakmak...bundan sonra hep takipteyim, yazdiklarin okumak cok keyifli. tesekkurler, sevgiler.
Şadan

Adsız dedi ki...

Hergün internetten giriyorum bir heves akşam a yazını bulamıyorum yazdığın günleri söylede ona göre gireyim bende üşengeç deme bana çünkü bilisayar başında geçridiğim saatler sayılı ve o yüzden de ç.ok kıymetli :)))

Dilem B.

Adsız dedi ki...

ece,
sakın bırakma yazılarını. her yazını (akşam yazılarını da, gerçi penceredeki yazılarına ulaşmak biraz zahmetli ama :)) büyük keyifle okuyorum. Bu arada test sonuçları demişsin, umuyorum herşey yolundadır.sevgilerimle, Aynur.