Cuma, Nisan 17, 2009

küçük şeyler büyüdüler


last chance harvey- dustin hoffmann ile emma thompson. güzel film, şimdi izledim...
insanın içini açan, içini acıtan şeyler var. hayat gibi, gerçek gibi.

gelelim blog işine...

bu blog bir kez daha hatırlatmak isterim; edebi kaygılarla yazılmıyor. edebiyatçılar da insan nihayetinde ve evet, edebiyatçıların edebiyat dışında hayatları var.

ihtisaslaşmış bloglara özel bir hayranlığım var ama oradan buradan yazan bloggerların bloglarını da seviyorum. bu blog da öyle. minik bir iç dökme. hayatın kendisi değil, olamaz. birkaç paylaşmak istediğim şey için bu blog diyelim...

bu konuyla bağlantılı olarak bir iki şey daha söylemek isterim; blog benim kişisel bilgilerimi ortaya döküp saçtığım mecram da değil. böyle bir mecraya sahip olmak istemem. yalnızca kimi zaman hayatın küçük hoşluklarını paylaşmak isterim. niyetim bu blogda bu.

ve evet, şimdi de yukarıdaki konuyla bağlantılı olarak son olarak şunu söyleyeyim; adsız bütün yorumlara itirazım var. bu blogda adını yazmayan kişilerin yorumlarını görmek istemiyorum. bununla birlikte blog benimse eğer, böyle bir karar verebilme yetisinde de olduğumu düşünüyorum.

ben bu blogu birileri benimle "didişsin" diye yazmıyorum. ama birileri a bravo, şahane desin diye de yazmıyorum. "iyi yorum bırakılsın, kötü bir şey istemem" de demiyorum, yanlış anlaşılmasın.

sadece hayat kısayken birilerine cevap yazmak, sonra onun bana bir şey yazması, derken yanlış anlaşıldığımı düşünüp tekrar bir şey yazmak istemiyorum.

ben 38 yaşındayım... yirmilerimde hırçın, kimi zaman öfkeli bir insandım. kalp kırabilirdim. otuzlarımın başında sakin olmayı öğrendim, kalp kırmamayı, herkesle iyi geçinmeyi, dert etmemeyi, dert vermemeyi, yanlış anlaşılmaları engellemek için elimden geleni yapmayı öğrendim.

bu yüzdendir ki hırçın hiçbir şeye, hele tanımadığım insanlardan gelen yorumlara ihtiyacım yok.

budur..

11 yorum:

tubik dedi ki...

yazınızın geneli ile ilgili söylenecek pek birşey yok. ben zaten burayı böyl biraç alakalı alakasız şeyi bizimle paylaştığınız için seviyorum bu sayfaları, beğenirim onaylarım ya d atam tersi, önemli olan o değil zaten. Ciddiyet aradığım dönemde de akşam gazetesindeki yazılarınızı okuyordum zaten memnuniyetle..

ama isimsi yorumlarla ilgili söylemek istediklerim var benim de. birileri kafaya taktı, blog sahibi isimsiz yorumu engelliyosa ve benim de o kişiyi tanıdığımı ya da o kişinin benim blogumu okuduğunu biliyosa benim sayfam üzerinden o kişiye saldırmaya çalışıyor. buna izin vermeyeceğimizi algılayamıyor. izin vermediğimizde de bu sefer bize saldırmaya başlıyor siz şöylesiniz böylesiniz diye. Çok sinirleniyorum. ve artık isim belirtmeyen kimsenin yorumunu yayınlamıyoruz biz de. çünkü ne mantıklı bir eleştiri ne yapıcı bir yorum var.. Altı boş, öfkeli, sevgisiz insanların yorumlarına değer vermiyorum, veremiyorum..

pommeler dedi ki...

ben'im blog listemde ece arar var cunku yazdıgı kucuk seyleri izledigi okudukları hakkındaki yorumlarını paylasmasını seviyorum
ve takılma bunlara diyorum sevgili ece nolur takılma

ÇAğ dedi ki...

Ececim kalemine sağlık, bencede blog böyle olmalı, ne didişme ne kapris çekme ne yanlış anlaşılma kaygısı olmalı ne cevap verme zorunluluğu ne buna istinaden küsme...
Öptüüüm

Unknown dedi ki...

ece, ben seni seviyorum.ve güzel yazdığını düşünüyorum.boşver sen onları...her zaman böyle tuaf düşünceli insanlar oluyor etrafımızda ne yazıkki...

mermaid dedi ki...

ben sizi çok seviyorum.

denizanasi dedi ki...

ben de o anonimleri anlamam. zaten medeni cesareti olsa anonim yazmaz. bundan dolayı onları aynen onların yaptığı gibi dikkate almayacaksın. sonuç ta onlar da anonim.

Turkuaz Deniz dedi ki...

Anonim deyince benim aklima sarkilar turkuler geliyor. Bu anonim arkadaslarin yorumlari elbet sanal alemde sonsuza dek sallanip duracak, senin yazdiklarini okurken ornegin... Gozu benim gibi ister istemez yazinin altindaki yorumlara da kayiveren biri olarak sunu soylemek isterim:
Yazilarin, haberlerin altina biraktiginiz yorumlar ne habere ne yaziya bir sey katmiyor; kafa karistiriyor sadece. Ben sahsen, yorum konusuna cok sicak bakmiyorum. Anonim yorum birakmak yerine kendileri bu duygularini dile getirecek mecralar bulsunlar kendilerine.

Blogspot, bedava. Yazin doya doya...

Yaziyorsaniz yorumlara da elestirilere de acik olmalisiniz diye yazmis bir "yorum yazari", haklisiniz. Aslinda evet, elestiri var, elestiricik var, ya da sirf iki satir yazayim da su kadini/adami gicik edeyim var.

Gelen yorumu okurken direk saldiri tadi aliyor insan bazen, ya da asagilama... E o hic hos olmuyor. Ama simdi mesela, biri Ece' ye ya da baska sevdigim bir "Blog Yazari" na terbiye sinirlarini asan, igneleyen, asagilayan birseyler yazmissa ben sinirlenmeden edemiyorum. Ece' cim ben kirk yasimi bekliyorum, bir ihtimal sakinlesebilirim.

Sevgi ile kalsin herkes, mutlulukla ve guler yuzle. Iyilik yap iyilik bul kim kazanmis kotulukten bir de... Di mi ama?

Nese

Nily dedi ki...

sevgili ece,

iyi ki varsin, iyi ki yaziyorsun...
benim de soyleyecegim budur...

keep calm, carry on!

~nilufer

gezicini dedi ki...

oo ben de 38 yaşındayım ama hala cok asabiyim. ne cok seylere kızarım, sinirlenirim. çocuk sonrası biraz duruldum desem de hala ben eski ben.
yazılarınızı keyifle okuyorum.
sevgiler
gorki

Özgür Turan dedi ki...

Ece, ben kaçırdım sanırım ama anladım şimdi hani postta olduğunu bütün bu tartışılanların.:) Nasıl hissediyorsak öyle yazıyoruz kime ne ki... istemeyen okumasın.

Primarima dedi ki...

Açık vede net anlatılmış anlaması gereken kişiler varsa anlasınlar işte:)