almak istedim evet, hem Ayça Şen'den Saatçi Bayırı'nı, hem de Arzu Çağlan'dan Seksi Şey'i. Ama ikisine de bir türlü elim gitmedi. Ayça Şen'i en başından beri takipteyim, radyo programlarını, nereye transfer olduğunu bilirim, yazılarını, röportajlarını okurum, merak ederim hep onu, arada bir ekşisözlük'te onun hakkında yazılanları da okurum, bilirim onu, hadi bilmeye çalışırım diyelim.
en son bir röportaj da yaptım onunla anneyiz biz dergisi için, şimdi anneyiz biz'i tıkladığınızda o röportaj imzasız olarak karşınıza çıkıyor. Buna içerleyen kadinyazar@yahoogroups.com'dan bir arkadaşım siteye bir e-posta atıyor, "emeğe saygısızlık değil mi bu ama?" diyor, üstelik röportajın sonunda telif hakları vesaire diyen, izinsiz kullanmayın diyen bir de ibare var.
yani bu işleri önemsiyor gibi görünseler de oraya benim adımı koymuyorlar, arkadaşıma da yanıt olarak "biz kimsenin adını koymuyoruz" diyorlar. güler misin, ağlar mısın? o röportajı basılı anneyiz biz dergisi için yapmıştım, onlar da siteye koydular sonra, ne isterlerse yapabilirler tabii, isterlerse uçaktan flyer olarak dağıtsınlar, yazı artık onların, karışamam ama yani bir röportaj iki taraflı bir şeydir, biri soru sormaktadır, karşısındaki de yanıtlamakta. röportajı okuyan sorular sorulan kişi kadar soranı da merak etmez mi be kardeşim? neyse, ne diyeyim, tuhaf zamanlar...
peki niye okumuyorum ben bu kitabı? ismi yüzünden...
saatçi bayırı beni resmen irrite ediyor. saatçi kısmı değil, bayır kısmı. bayır bana dar sokakları anımsatıyor, o dar sokaklardak,i iki tarafında iki güğüm taşıyan zavallı yorgun eşekleri. işte SIRF bu yüzden okuyamıyorum kitabı.
Arzu Çağlan'ın
Seksi Şey'e gelince. Onu da bir radyocu ne yazmış mantığıyla merak ediyorum. on yıl radyoculuğun HER kademesinde bulundum ben, dolayısıyla radyocuları biraz olsun hala takipteyim, Arzu Çağlan'ın ne radyocu kimliği, ne çaldıkları benim tarzım olmasa da, yıllardır istikrarlı bir şekilde işini sürdürmesini, programını devam ettirmesini seviyorum, bu yüzden işte alıp okuyacaktım romanını. internetten ısmarlasam kitabın arkasına bile bakmayacaktım ama bir kitapçıda gördüm kitabı ve arkasını okuyuverdim;
"Küçük şehirden intihar etmek için kalkıp denizli şehre gelen güzeller güzeli Vişne... Dünyayı Vişne'ye dar eden kötü kalpli Sieke Halası ve Kodummm Abisi...
Şımarık aşk böceği RAhat Abla ve evli sevgileri…
Evde kalmış, taş kalpli sosyetik terzi Madam…
Sosyeteyi uzaktan kumanda eden gizemli büyücü falcı Ketum…
Belgesel kameramanı olmayı kafaya takmış tiki gençliğin temsilcisi Zincir…
Kafayı kedilerle bozmuş bir Kedi Rahibi…
Seks, Uyuşturucu, Tecavüz, töre cinayetleri, cinci hocalar, satanist ayinler, muskalar ve tılsımlar, botoks, detoks, mafya, televole, assolistler, şarkıcılar, türkücüler…
Kısacası Seksi Şey, Best Fm’in İnleyen Nağmeleri Arzu Çağlayan’ın kaleminden çıkma baş döndürücü bir şehir hikâyesi…"
Ay dedim bu ne, kodum abla, ketum, aşk böceği!!! İmkan yok, okuyamam. Bunlar benim tarzım işler değil, belki Çağlan'ın dinleyicileri beğenir, bilemem...