tag:blogger.com,1999:blog-262413962024-03-14T09:53:15.142+00:00eceararece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.comBlogger541125tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-10097865984744990812014-02-08T17:57:00.001+00:002014-02-08T17:57:03.952+00:00"F R I" 12 Şubat'ta Yayinda !!! www.minimaksi.com.trece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-41784053867500805132010-12-29T08:12:00.000+00:002010-12-29T08:13:47.321+00:00Herkese kendisinden bir tane daha lazım şu dünyada...Ben size burada yazı yazarken öbür Ece’nin yemek yapması lazım mesela. Bulaşıkları ben çıkartayım makineden ama öbür Ece de çarşafları değiştirsin, çamaşırları da o asıp ütülesin. Ben bazen yemek yapmaya da talip olabilirim, o sırada öbür Ece benim alıp da bir türlü okumaya başlayamadığım kitaplara başlasın, çok seveceklerimi sıraya dizsin. Sonra kitaplığı bir toparlasın, hayatıma çeki düzen ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-23094112416524033002010-12-27T08:39:00.001+00:002010-12-27T08:41:55.551+00:00Ben Aynı BenYeni eve taşınınca insan; bir müddet değişmiş olduğuna inanıyor. Ne bakımdan? Evet, madem ev yeni, ben de yeni bir insan olacağım. Nasıl? Bir kere düzenli olacağım. Sabah kalkar kalmaz yatağımı toplayacağım, biriken gazeteleri asla gazetelikte tepeleme bir vaziyette bırakarak görüntü kirliliğine yol açmayacağım… Çaydanlıkta kalan çayı derhal, kahvaltının ardından boşaltacağım. Terliklerin hepsi ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-42814330517319274492010-12-25T04:50:00.001+00:002010-12-25T04:50:26.940+00:00Check out my photos! Hi, I set up a profile where I can post photos, connect and share. Do me a favor and confirm our relationship here. Thanks, Ece Arar This message was intended for ecearar.secret@blogger.com and was sent as a notification, invitation or reminder (digital goods subject to change in reminders) of an event initiated by Ece Arar using a third-party or platform application and may contain ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-21866883110299262422010-12-20T08:07:00.001+00:002010-12-20T08:07:50.939+00:00Hadi kardan adam yapmayaBirkaç gün sonra kar yağacaksa atkıları, eldivenleri, şapkaları saklandıkları yerden çıkarmak lazım. Hem sonra şapka takmaktan kesinlikle nefret eden çocuklar için yumyumuşak kulaklıklardan almak lazım. Eldivenlerini orda burada unutan yavrucaklara birbirine bağlanan ve sonra da monta iliştirilen eldiven bulmak lazım, ki var mıdır böyle bir şey bilemem. Sonra mumbot almak lazım. Eskiden öyle ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-87494552953122171592010-12-16T09:08:00.001+00:002010-12-16T09:10:51.902+00:00www.minifikir.commini mini fikirlerimle artık official bir web sitesindeyim. beklerim. 15 aralıkta başladım (tanyatinomun doğumgününde) bana şans getireceğine eminim)ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-8276279658264641952010-12-09T16:52:00.002+00:002010-12-09T16:55:04.606+00:00Arka Koltuktaki KızFrançoise Dorner “Arka Koltuktaki Kız” romanıyla 2004 Goncourt İlk Roman Ödülü’nü almış. Şaşmamalı… Kitaba başladığınız an ile sonu arasındaki ara pek uzun olmuyor. Nina, eşi Roger ile bir kiosk işletiyor. Roger ile tanıştıkları yer de bir kiosk. Heyecansız, sıradan bir tanışmanın ardından, sıradan bir hayatın yaşandığı bir evliliğin içinde buluyor kendini Nina. Sürprizleri hiç sevmeyen, ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-67058294327926568052010-11-29T11:51:00.000+00:002010-11-29T11:54:40.273+00:00ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-54299240553914315342010-11-03T08:21:00.001+00:002010-11-03T08:23:36.418+00:00Eşyalarla BuluşmaYeni eve taşınırken insan uzun süredir görmediği eşyalarıyla da buluşuyor. Bazaları kaldırıyor, hurçları açıyor, artık giyemeyeceğiniz kıyafetlere sanki ilk kez görüyormuşçasına bakıyorsunuz mesela. Bir zamanlar 34 beden olmak! Geçmişe böylesi bir bakış sıkıntı verici olabiliyor, bir daha asla dönülemeyecek günler, tamamen geçmiş bir gençlik. Hem sonra aynı duygu fotoğraflarda da yakalıyor insanıece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-41418905006226668932010-11-01T16:39:00.000+00:002010-11-01T16:41:03.751+00:00Babamın Ettiği B*ktan Laflar...Bir kere Justin Halpern’in “Babamın Ettiği B*ktan Laflar” isimli kitabına sadece küfürlü konuşan bir babanın acayip sözleri diye bakmamak lazım. En azından benim kitabı merak etmemdeki neden asla bu olmadı. Halpern’in yeni çağda tüm dünyada hızlı bir şekilde tanınıp, kitap anlaşmasından dizi sözleşmesine giden bir yolu vardı ve asıl ilgi çeken de benim gözümde bu oldu. 29 yaşındaki Justin pek de ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-74635639016049903982010-10-19T19:24:00.000+00:002010-10-19T19:25:08.313+00:00Dünyayı Kurtaran Çocuklar“Gelin Dünyamızı Kurtaralım”ı sadece bir çocuk kitabı olarak nitelemek imkansız. Öyle olsa bile içinde hepimizin öğreneceği ve elbette dünyamızı kurtarabilmek üzere yapabileceği pek çok faydalı öneri var. Jacquie Wines tarafından yayınlanan ne nefis resim ve grafiklerle süslü bu kitap iki yıl önce İnkılap Yayınları’ndan çıkmış( umarım yeni baskılar yapmıştır). Wines çocuklara “Dünyamızı kurtarmakece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-48146471971560830402010-10-17T07:45:00.002+00:002010-10-17T07:49:33.609+00:00ev...Taşınma telaşesi sürünce başka hiçbir şeye konsantre olamıyor insan. Varsa yoksa yeni evim, üstüne üstlük eski evden nasıl, ne halde taşınacağım... Hiç taşınmamış olanlar, hayatlarını tek bir evde geçirenler taşınanın halinden pek anlamazlar gibi geliyor bana. Son on yılda, dördü aynı sokakta, ya aynı apartmanda veyahut da bir iki yanındakinde hayatını geçirmiş biriyim, ev bağımlılığım olmasa da ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-78972725471187068682010-10-08T11:01:00.002+00:002010-10-08T11:06:07.555+00:00"hamarat"lar aranıyorhamaratdiva'yı bilirsiniz. enhar'ı da bilirsiniz. eh bilmiyorum derseniz de hamaratdiva.com'u ziyaret edebilirsiniz. hamaratdiva'nın atölyeleri başlıyor. hamaratatolye.com'dan bilgi alabilirsiniz. ayrıca da efendim; pozitif tv'de yayınlanan hamaratdiva tv de üm hızıyla devam ederken sizlere de bir seslenelim dedik;gelin, hamaratlığınızı, maharetinizi gösterin. örgü kuş mu yapıyorsunuz, gelin bir ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-65357144850654631942010-10-06T18:03:00.002+00:002010-10-06T18:05:33.277+00:00New York New YorkBirkaç küçük işaret beni New York kitaplarına götürdü. Alain de Botton Seyahat Sanatı isimli kitabında seyahati beş bölüme ayırıyor; kalkış, nedenler, doğa, sanat ve dönüş. Hepimiz için seyahat kavramı tam anlamıyla bu beş maddeden oluşmasa da Alain de Botton’un tespitlerine katılmamak olanaksız. “Seyahatin bize sunduğu gerçekliğin, beklentilerimize hiçbir zaman denk düşmediği fikrine az çok ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-66696131960617211312010-10-05T13:43:00.000+00:002010-10-05T13:44:54.973+00:00Teknoloji BağımlılığıBazen teknolojiye bağımlı mıyım diye düşünüyorum. Ama yok, Türkiye’ye gelen ilk IPhone 4’ü alabilmek için fellik fellik araştırma yapan, sonra gidip kapısında bekleyen biri olamam, bu bana göre değil. Yine de IPhohe’um olsa mı acaba diyen bir kimseyim, anteni çekiyordu çekmiyordu yazılarını niye okuyorum diye kendime soruyorum. Peki IPad? Ne hoş görünüyor değil mi? Kitapları bir de bu şekilde ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-30352688397539205762010-10-02T18:37:00.001+00:002010-10-02T18:40:09.008+00:00“İsmi Lazım Değil”in doğal tarihiKaka, “İsmi Lazım Değil”in Doğal Tarihi Can Çocuk tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Şirin mi şirin illüstrasyonlarıyla, kalın ciltli bu kitap “Meraklı Kitaplar”ın Doğa-Çevre dizisinden çıktı. Kapakta bir “bilim adamı” resmedilmiş, elinde bir deney tüpü, içinde de doğru tahmin: ismi lazım değil olan ama kitap boyunca anlatılan o şey var.Kitap arkasında şöyle diyor; “Kaka, büyük olasılıklaece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-28507708009281701562010-09-12T16:21:00.003+00:002010-09-12T16:23:03.967+00:00geldim ama...bloga uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. önce yorum var mı ona baktım, üç tuhaf yorum gördüm. aşağılayan, aptalca bir blog diyen ama uyduruktan isim veren üç kişi. bir hevesle geri gelmiştim ama vazgeçtim, bir süre daha yazmayayım ben.ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-47991570956842576312010-07-05T07:27:00.001+00:002010-07-05T07:29:17.371+00:00Sana kraliçeymişsin gibi davranacağım! -akşam pazar-Başlığım aslında bir kitap adı... Rosa Montero'ya ait. Kitap şöyle tanıtılır arkasında; 'Çöken, yoz bir dünyanın yapay renkleri içinde görünen yalnızlıkları, acımasızca bir anlatımla dile getiren, renkli, hızlı, sürükleyici bir tempoyla, bir 'bolero' temposuyla okurlara aktaran bir roman.' Gördüğünüz anda, hemen raftan çekivereceğiniz, 'acaba neymiş?' diyeceğiniz türden, albenili bir kitap ismi. ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-23237455030622493262010-06-28T10:13:00.002+00:002010-06-28T10:26:27.544+00:00öyleyse...mermaid akşam'dan akşam'a olmasın demiş.. madem öyle durum raporu vereyim:* havuz kenarındayız. bir yaz klasiği. ama elvin büyüdü. takipte değilim çok. nereye gittiğini, ne yaptığını haber veriyor, ben artık göz ucuyla kontroldeyim..* zaten kocaman oldu teyzeleri, amcaları. yüzüyor, oynuyor, büyüyor...* kitap okumaktan hala hoşlanmıyor. ne yapacağız bilemiyorum...* yağmurlu havaları geride ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-31529351119266985082010-06-28T09:12:00.002+00:002010-06-28T09:15:55.773+00:00akşam yazı2 / Teknede boş boş durmayacaksın!'Herkes yelken yapabilir' bu haftanın korkutucu cümlesi. İnsan ister istemez geriliyor, herkes yapabiliyor ve ben yapamazsam ne olur sorusu Tiriliye'ye doğru sabah erken saatte arabamla yol alırken resmen kafamı kurcalıyor.Pazar pazar o saatte yolda olmam için ya sportif faaliyetleri yaşam biçimi olarak bellemiş ya da deli olmam lazım. Ama görev bekliyor: Başlangıç seviyesinde yelken eğitimi ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-44732870332111575742010-06-25T08:56:00.001+00:002010-06-25T08:57:19.205+00:00akşam'da ilk yazıAcı yok Rocky! Yeni bir şey öğrenmenin de, denemenin de yaşı yok... Yeter ki vakit ayrılsın, kafa hazır olsun, beyin 'Action!' desin, vücut onaylasın... Derken fikrin peşinden gidilsin, organizasyon yapılsın. İşe koyulsun kişi... Yazması bile yorucu. Ama hayır; tünelin ucunda 'iyi görünmek' gibi bir amaç var ise; ister tembel olun, ister çalışkan, iddia ediyorum yolunuz bir gün sizin de bir ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-20153147073247121442010-06-18T15:51:00.001+00:002010-06-18T15:51:58.380+00:00bir de...iyi ki doğdum. hayat güzel...ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-88560535844064325442010-06-17T06:59:00.002+00:002010-06-17T06:59:52.527+00:00yine akşam'dayımbu pazardan itibaren her pazar okuyabilirsiniz. sevinçliyim ulusal medyaya döndüğüm için..ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-65108920409055466352010-06-16T05:00:00.002+00:002010-06-16T05:06:37.313+00:00küçük ece'den mektupelvin'in bir arkadaşı var; birinci sınıfta; ece.öğretmenine bir mektup yazmış:"sevgili öğretmenim. seni çok seviyorum. eminim sen de beni seviyorsundur. peki neden göstermiyorsun?"bu mektubun yazıldığı öğretmeni biliyorum. ece'ye gönülden hak veriyorum. tanrı kimsenin ruhunu alıp gitmesin... ruhu çoktan başka yerlere gitmiş, sadece bedenen var olanları da öğretmen yapmasın.ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-26241396.post-6467418885607935002010-06-14T15:11:00.001+00:002010-06-14T15:11:45.940+00:00Yazarların İstanbul’uYazarların İstanbul’u zarif bir kitap, zarif bir proje. Kapağı özenli, içi özenli, fotoğraflarla bezeli. Bu anlamda biraz da arşivlik, saklamalık bir kitap yani. Hele derdiniz İstanbul’sa, bir İstanbul aşığı iseniz, koleksiyoneri iseniz alınması şart kitaplardan biri. Kitabın sunuşunda, “Kimi kaçsa da dönüp geldi yine. Ancak gitseler de, eminiz kibir parçaları hâlâ İstanbul’da, yedi tepeli bu ece ararhttp://www.blogger.com/profile/11498182433639819826noreply@blogger.com3