Çarşamba, Mayıs 13, 2009

çıplak erkekler



Çıplak Erkekler, bir ilk roman. Amanda Filippachi, Colombia Yazarlık Programı öğrencisiyken, 1993 yılında, henüz 25 yaşında, bilimsel bir tez olarak yazmış bu kitabı. Çıplak Erkekler, sürrealist bir roman. Sevenleri elbette çıkacaktır bu tarzın, biraz Murathan Mungan’ın Yüksek Topuklar’ı gibi hatta. Orada beş yaşında olan ve “ her şeyi bilen” küçük bir kız vardı anımsarsanız, roman boyunca beni çıldırtmayı mesela, cidden başarmıştı. Biraz Perihan Mağden’in Refakatçisi’ni de aynı hisle okumuştum... Bu iki kitabı birden çağrıştıran Çıplak Erkekler, açıkçası bana en çok 25 yaşında yazılmış olmasıyla dikkat çekici geldi. 25 yaşındaki bir insanın aklından neler geçebilir, bunları nasıl bir romana dönüştürür, biraz da o gözle okudum kitabı.


Jeremy, kahramanımız 29 yaşında. Şişman değil evet, bundan mutlu ama, tuhaf bir bedeni var. Üstelik bu tuhaf bedenin altında büyüyememiş ve hatta olgunlaşamamış bir de ruh barındırıyor. İşinde istediği yere bir türlü gelemiyor, kız arkadaşıyla bitmek bilmeyen sorunları var ve pislik içinde yaşıyor. Kimsenin dikkat etmediği, daha doğrusu dikkatini verecek kadar değerli bulmadığı Jeremy, bir gün öğle yemeği için bir kafede otururken, kadın bir ressamdan bir teklif alıyor. Çıplak poz verecek!
Jeremy’nin kendine saygı duymasına, derken de “neyimi beğenip de beni resmedecek?” demesine varan bu süreçte çocuksu bir mantıkla, ressamın kendisin âşık olmasını isteme hayali birbirine karışıyor. Üstelik 30 yaşındaki güzel ressam Lady Henrietta’nın (bu ismi almış çünkü Dorian Gray’in Portresi’ndeki lordun dişi hali olarak görüyor kendini!) on bir yaşındaki kızı Sara tam bir küçük kadın. Jeremy’nin aksine, küçük bir bedende kocaman ve seksi bir kadının ruhunu taşıyan Sara ile Jeremy’nin ilişkisi, gerçek olamayacak kadar saçma olduğundan beni bunaltsa da, evet okur, bu ironik ve aynı zamanda dediğim gibi bir sürrealist roman. Yazar, tezatlar üzerine kurmuş romanını. Bu iyi bir fikir gibi...


Ancak çocuk bedeninde bir kadın fikri, hayır, beni hiç cezbetmiyor... Yine de siz, hem bir ilk roman avcısı iseniz, veyahut sürrealist bir şeyler arıyorsanız, onlarca dile çevrilen, hayli yankı uyandıran bu romanı kaçırmayın derim ben... (Çıplak Erkekler, Çeviren: Ülker İnce, 2002)

Bir başka kadın yazar “cesur” diye niteleyebileceğimiz biri. Faslı yazar Nedjma (takma isim kullanıyor) Badem isimli kitabıyla übizde de uzun bir süre listelerde kalmayı başarmıştı. “Erişkinler için anı roman” olarak nitelenen kitap poşet içinde satılıyor... Kitabın yirmiye yakın dile çevrilmesinin en büyük nedeni herhalde Arap dünyasında yaşayan kadınlardan en azından birine ait sır perdesinin aralanmış olması...

Daha küçücükken elbette zorla ve kendinden yaşlarca büyük bir adamla sırf mevkii için evlendirilmiş Badra. Bir yandan bu evliliğin ardından yaşadıklarını, kaçışını, teyzesine sığınışını, diğer yandan evliliğinde yaşadıklarını, cinsel deneyimlerini okura aktarıyor. Teyzesine sığınarak yazgısını değiştirebilen şanslı bir kadın aslında. Üstelik bir aşka da tutuluyor sonra, onu yıllarca esir alan, kendini, cinselliğini keşfetmesini sağlayan bu aşkı ince detaylarla, olduğu gibi okura aktarıyor.

Kimi okur bunca aralanmış, bunca apaçık bir anlatımdan rahatsız olabilecektir ancak cinselliğin de hayata ait ayrılmaz bir parça olan gören, kabul edenler mutlaka bu açıklığa takılmayıp edebi bir tat alacaklardır romandan.
Badem erotik bir roman değil, anlatım böyle bile olsa. Badem, kadınlığın keşfinin romanı. Sağlam bir olay örgüsü ile, hiç sıkmayan flash-backlerle, “acaba şimdi ne olacak?” dedirten bir roman. L’Express, “gerçek bir yazarın doğuşunu müjdeliyor.” demiş kitapla ilgili yorumunda. Baskının kol gezdiği bir ortamda bir kadın ne hisseder, ne düşünür görmek, okumak ilginç bir deneyim. Şimdiye kadar okumadıysanız bence şimdi tam zamanı... (Badem, Nedjma, Erko Yayıncılık)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Tavsiyen için teşekkürler. Sepetime atacağim bu kitabı. Bana da ilginç geldi.

Tanya's dedi ki...

Hemen alayım dedim..Pandora ve Ideefixe'den tükenmiş..

U.T dedi ki...

Çıplak erkekler! Kitaptan çok gerçeği daha ilgi çekicidir diye düşündüm bir an :)