Perşembe, Kasım 29, 2007

şimdi şu an...

bu sefer de yazmazsam olmayacak... ne yazacağımı bilmeden, bilemeden üstelik. kimi gün evet, neşeyle başlayabiliyor. gerçi bana üç bardak çay içmeden her gün kötü... ve evet ama, o türk kahvesi anında, pencereden ışıl ışıl gündüz vururken içeri, daha vakit varken her şeye, iyi görünüyor durum. çizgili bir masa örtüsü var sevdiğim, renk renk, gökkuşağı gibi, elvin gibi.

kahvem oradayken camdan dışarı bakıyorum. neler yazmalıyım bugün, neler yapmalıyım. bütün bu yapacaklarımdan ziyade yapabileceklerimin neşesi oluyor içimde o an. saatler ve saatler boyu bir şey yapabilirim, benim mutlu eden, rutini kıracak herhangi bir şey... herhangi bir şey ama ne...

hiçbir fikrim yok. işte asıl mesele de bu. bir kısırdöngü içinde geçiriveriyorum günü, sanki sürekli hulahup çeviriyorum, sanki sürekli aynı sinemada aynı filmi izlliyorum gibi. öyle işte, yaptıklarımdan şikayetçi olamam, yazıyor olmaktan veyahut da çamaşır asmaktan falan... bunları da seviyorum, o yüzden evdeyim, o yüzden evini seven bir ev kuşuyum. ama işte, yapabileceğim şeyler varken, o güç varken bende, tam o saatte güzel geliyor hayat. derken o aynı şeyler yeniden start alıyor ve derken akşam oluyor. derken yemek yapılıyor, yeniyor, tv izleniyor. elvin bilgisayar oyunları oynuyor, resim yapıyor.

tam o uyuduğunda onun için de üzülüyorum bu kez... daha da çok vakit olsun istiyor çünkü o da benim gibi. ne çizgi filmlere dolyabiliyor, ne kedilerle oyuna. ama işte okul var, zorunlu. eve geldikten sonraysa tamamen özgür. seviyor o da evi. sokağı daha çok aslında. bu soğuk havalarda kendim nereye gideceğimi, gidebileceğimi bilmezken, onu nereye götürebilirim okul çıkışı hiç bilmiyorum...


alışveriş merkezleri hayır, kesinlikle olmaz. yazın parktaydık hep. şimdi yalnızca ev. asosyal bir annenin çocğu olmak da zor tabii. öyle eve gelip gidenler kırk yılda bir ya da bizim birilerini ziyaretimiz. bu yüzden işte yazıyorum şimdi ben. o türk hakvesi içip gözümü kısarak camdan baktığım an dursun istiyorum her şey. ben yapacak değişik bir şey bulana kadar öyle kalsın. sonra aksın...

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Ece,
Simdi ben senin su satirlarini okurken, cok tanidik bir sarkinin notalarini gormus gibi oldum.

Sen becerebilirsen zamani durdur, yapabilirsen birseyler beni de haberdar et... Olaki zincirleme bir etkilesim olur:)

Sevgiyle,
Nese

ece arar dedi ki...

etmez miyim haberdar... hemen ederim...

Sebnem'den dedi ki...

Ece yazmana sevindim..Bursa ya belki geleceğim tatilde bir huhuuuu yapabilirim sana.

Adsız dedi ki...

o kadar ilginç ki sanki benim anlatmak istediklerimi siz anlatıyorsunuz. genelde iki kelimeyi bir araya getirip yazmayı beceremem, konusurum da yazamam. ama siz benim hislerime tercüman oluyorsanuz. sevgiler.

Adsız dedi ki...

yazarların becerisi budur işte. insanların yaşayıp da ifade edemediği herşeyi yazabilmek. bu yazının sihiri de başkalarının yazılanlarda kendini bulmasında. hayatın sıradan gibi görünen anlarındaki büyüyü verebilmesinde. hem hüzünlü, hem de hayat dolu ve umutlu görünebilmesinde.

ece arar dedi ki...

şebnem beklerim. esra teşekkürler. nötr; ne güzel yazmışsınız...

Adsız dedi ki...

yaşamlarımızın bu dönemi birbirine çok benziyor. o yüzden, bu yazıda anlattığın ve hissettiğin şeyleri çok iyi anlıyorum.

Unknown dedi ki...

sayın nötr ben ece hanıma hissettiklerimi yazdım, sizden açıklama yapmanızı istediğimi sanmıyorum.