türk kahvenizin yanına...
ne çabuk akşam oluyor, birazdan yine toparlanma vakti. ev havalandırılacak, ayakkabılar giyilecek, araba anahtarı alınacak, kızımı okuldan alacağım... o diğer çocukların yaptığı gibi koşarak bana sarılmayacak ama, sevmez olur olmaz tensel teması.
ama yine de çocuklara özgü, bir gün bir yerlerde nasıl da terk ettiğimizi anımsamadığımız, o zıplamaya benzeyen neşeli yürümeyle gelecek yanıma... çocuk çocuk gelecek, saf saf. çizmelerini küçücük çekmecelerin birinden çıkaracak, yere oturup giyecek, öğretmeninin 15 aydır söylediği sözü yine dinlemeyecek, "taşa oturma evladım, oraya bir minder koyduk ayakkabılarınızı giyin diye..."
yok hayır, dinlemeyecek... paltosunu giyecek, fermuarını çekeyim diye bana dönecek ve "iyi akşamlar öğretmenim"in ardından küçük elini bana teslim edecek... her zamanki gibi ah işte o fırından yeni çıkmış bir kurabiye kadar sıcak olacak eli, benim elim her zamanki gibi buzluktan çıkmış herhangi bir şey kadar soğuk olacak. "elin çok soğuk anne" diyecek yakınarak, ama bırakmayacak. henüz değil, daha değil... belki birkaç yıl sonra...
son üç merdiveni bana, onu kollayan varlığıma güvenerek atlayacak. arabaya binince "atatürk'in annesi zübeyde hanım, babası ali rıza bey. mavi blue, beyaz ise white"" diyecek...
"salvation çal anne, hadi ama" diyecek ardından sabırsızlanarak. "günün nasıl geçti?" diyeceğim ben onu duymamış gibi. "dora yine ayağıma bastı" diyecek günü özetlerken.
salvation; arabamızın müziği yani, bangır bangır çalacak yolda. kızım buğulanan camlara kalpler çizip benim ve kendi adını yazarken şarkıya eşlik edecek; "salvation is free" diyecek, altı yaşındaki bir çocuğun en sevdiği şarkının bu olmasına bir daha, bir daha şaşırıp sevineceğim ben, "ah annesinin annesine benzemeyen ama annesinin müziklerini seven kızı" diyeceğim içimden...
akşam oldu sahi... gideyim...siz yazın bana yine ama olur mu? sanki "yaz" demeniz gerekiyormuş benim tekrar başlamam için...
6 yorum:
Cok guzel!
Sen yine yaz!
Hatta hep yaz!
YAZ!
...
Kizini cok seviyorum, oyle basina buyruk, dizginlenemeyen, nev-i sahsina munhasir...
Nese
(Fotograf da cek:)
Bak gördün mü, yazmaya başlayınca ne güzel çıkıyor. Yine yaz, hep yaz. Sevgiler.
eksik kalırsın başka türlü: çolak ve çorak kalır ruhun...
Tarcınlı Kurabiye tam olmuş.
Seviyorum Elvin'i..deli cocuk..tertemiz..deli ruh
Özlemişim yazılarını , Elvin'in maceralarını . Sen hiç ara verme bence :)
Çocukların yaşantısı ne kadar basit ve nasıl da sevinç dolu...
Çocukluğumuz geri gelmeyeceğine göre, çocuk gibi mutlu olmaya çalışalım bari; sebepsiz mutluluk.
Yorum Gönder