Çarşamba, Haziran 02, 2010

DAKTİLO, PC VE HAYAT


Facebook, Twitter olmadan hayat daha mı iyiydi? Daha da geriye gidelim, internet de yoktu. Cep telefonu yoktu, cep telefonu… Ama yaşıyorduk işte. İşlerimizi de yapıyorduk. Ama sanki şimdi cep telefonumuz olmasa işlerimizi halledemeyiz gibi şimdi, size de öyle geliyor değil mi?

Oysa biriyle buluşacaksak bir gece öncesinden haberleşirdik, saatler verirdik, “sakın geç kalma” derdik. Buluşma yerine giden bekler de beklerdi… Nasılsa gelir, gelecektir diyerek… Okuldaysak arabaların camlarına notlar bırakırdık, “Dersten çıkınca bir yere kaybolma, sinemaya gideceğiz” yazardık mesela. Cep telefonumuz yoktu ama not kâğıtlarımız, kalemlerimiz her daim hazırdı. Üniversite zamanlarında evi arayıp da bulamazlar, bizi merak ederler diye ailelerimizi gece dışarı çıkmadan arardık, eh sonra, ertesi güne kadar konuşamama ihtimaliyle nasıl uyurdular şimdi bilemiyorum…

Mini minilerin bile cep telefonu var bugünlerde. Okuma yazma bilmeyenler google’dan aradıkları oyunları bile bulabiliyorlar. Tüm elektronik aletleri şıp diye öğreniyorlar, bir şeyi bir kere anlatmak yetiyor da artıyor onlara. Büyül olasılıkla yeni kuşaklar beyinlerde bu elektronik bilgiyle doğuyorlar…

Oysa “bilgisayar” denen şey nasıl da uzak, nasıl da korkutucuydu bizim için bir zamanlar… Üniversite yıllarında evimizde bilgisayarımız yoktu ama okulda bilgisayar dersimiz vardı mesela. Ben acayip korkardım o dersten, haftada bir saatti ama ayaklarım geri geri giderdi. “ne yapayım bilgisayar dersini?” derdim içimden, öğrendiklerim bana ne zaman lazım olacak ve NİYE lazım olacak… Gerçi şimdi bile fikrim olmayan şeyler öğreniyorduk, MS-DOS yazılımları ve bir araya gelip de benim anlamadığım bir şeyler olan harfler, komutlar… Nasıl geçti zaman, nasıl?

Ah ben daktiloyla haber yazılana zamanlara da yetiştim , yaşım mı çıkacak şimdi ortaya? Önümüzde daktilomuz, masamızda bir adet telefonumuz vardı. Bolca samanlı kâğıdımız bir de… Habere gider, dönüşte daktilomuzla buluşurduk. Çat çat samanlı kâğıtlara haberimizi yazar, yanlış basılan harflerin üstüne “x” atar, çarpılardık. Sonra kâğıt ziyan olmasın diye de çaba harcardık. Haberin olduğu kısmı keser haber şefine götürürdük. Kalan kâğıdı da yeni bir haberde değerlendirirdik… Sonra bilgisayar geldi ve sanki hayat birdenbire hızlandı.

Sanki işler, hayat kolaylaştı ama size de öyle gelmiyor mu, yıllar galiba daha hızlı akmaya başladı…

4 yorum:

NUNKI dedi ki...

Teknoloji ve zaman hakkında ne düşündüğümü satır satır anlatmışsınız.Hayat kolaylaştı ve zamanın akışı hızlandı.Buna bağlı olarak da daha yüzeyselleştiğimizi düşünüyorum.Hepimiz bir bilgisayar gibi 1010101.. şeklinde formatlanıyoruz sanki..

. dedi ki...

Hayat gerçekten kolaylaştı. Teknolojiyi kullanmanın ilmini alabilene sanırım. Fakat dalınca bu denize sahile her an çıkabilme özgürlüğümüz olduğunu unuttuğumuzda kulaç atmaktan helak mı oluyoruz ne? Cep telefonumu evde unuttuğum bugün kendimi nasıl rahat hissettim anlatamam. Üstelik bir arkadaşımla randevum vardı ama inanmazsın buluşabildik:))) Tahmin etmiş. Telefonlaşmadan gittim buldum buluştuktan sonra gideceğimiz yerde onu. Ama en güzel taraflarından biri de yine özgürlüğü elden bırakmadan güzel insanlarla karşılaşma şansı olsa gerek teknolojinin... iletişimin.
Sardunya

. dedi ki...

Hayat gerçekten kolaylaştı. Teknolojiyi kullanmanın ilmini alabilene sanırım. Fakat dalınca bu denize sahile her an çıkabilme özgürlüğümüz olduğunu unuttuğumuzda kulaç atmaktan helak mı oluyoruz ne? Cep telefonumu evde unuttuğum bugün kendimi nasıl rahat hissettim anlatamam. Üstelik bir arkadaşımla randevum vardı ama inanmazsın buluşabildik:))) Tahmin etmiş. Telefonlaşmadan gittim buldum buluştuktan sonra gideceğimiz yerde onu. Ama en güzel taraflarından biri de yine özgürlüğü elden bırakmadan güzel insanlarla karşılaşma şansı olsa gerek teknolojinin... iletişimin.
Sardunya

Cocukla Cocuk dedi ki...

katılıyorum, hayat hızlandı, yüzeyselleşti. okurken öğrenciyken beklediğim buluşma saatleri aklıma geldi hep dakik tam zamanında giderdim, geç gelen arkadaşlarım vardı ama :)
Notlar, kağıtlar hayatımızı daha bir güzelleştiriyordu.
yeni doğanların elektronikle tanışık doğduklarına inanıyorum ben de. Oğluş ne zaman kapsa bulsa telefonu multimedya mesajlar gönderiyor arkadaşlarıma, nasıl yapıyorsa:)