Acı yok Rocky!
Yeni bir şey öğrenmenin de, denemenin de yaşı yok... Yeter ki vakit ayrılsın, kafa hazır olsun, beyin 'Action!' desin, vücut onaylasın... Derken fikrin peşinden gidilsin, organizasyon yapılsın. İşe koyulsun kişi... Yazması bile yorucu. Ama hayır; tünelin ucunda 'iyi görünmek' gibi bir amaç var ise; ister tembel olun, ister çalışkan, iddia ediyorum yolunuz bir gün sizin de bir spor salonuna düşecek!
İlk yazının konusu resmen kendiliğinden geldi. Öğlen yemeğine otur, yanındakiler Power Plate'ten söz ediyor, bir yere git, kadınlar nasıl da sıkılaştıklarını ballandıra ballandıra anlatıyor. Haftada üç seans gidiyormuşsun, bir ay sonra kendini tanıyamıyormuşsun!
Bu bir süredir böyle ama, yaz geliyor diye Power Plate tavan yapmış, herkes bir saat spor yapmak yerine 10 dakikada tüm kaslarını çalıştırmanın derdinde. Ama beni baştan uyardılar; dediler ki 'Dikkat! Öyle böyle bir çalışma değil. İnanılmaz ağrıyor her yerin, hareketler çok zor. Saniyeler geçmek bilmiyor...' Ben tabii bütün bunları duyunca koşarak kaçmak isteyen bir insanım. Spor yapmayan biri için acı dolu sözler bunlar. Ancak o ne? Bir TV haber programında Nefise Karatay, Power Plate yapıyor ve şöyle diyor; 'İnanılmaz rahatlatıcı. Çok dinlendim.' İşte konu bu; o rahatlıyor, ben düşüncesiyle geriliyorum.
Korkunun ecele faydası yok. NASA tarafından geliştirilen ve astronotlar yerçekimsiz ortamda hareket edebilsin, kaslarını çalıştırsın diye yapılan bu alet, 15 sene önce spor salonu formuna dönüşse de Türkiye'deki serüveni çok eski değil. Bunu şuradan da anlayabiliriz; Sevgin Sönmez Hoca şöyle diyor; '8 milyon nüfuslu Fransa'da binlerce Power Plate stüdyosu varken Türkiye'de sayı 25.' 'Şimdilerde beş dakika boş bulamazsınız stüdyoları' diyor hoca. Zira bu 'konsantre' çalışma hem bilinçli spor yapanların hem de sıkılaşmak, yağ oranını azaltmak, kas oranını yükseltmek isteyenlerin tercihi. 'Kısa sürede az efor ile etkili sonuçlar alacaksınız' cümlesi sihirli gibi. Her kapıyı açan cümlelerden. Hele şu hızlı yaşamak zorunda olduğumuz devirde...
HOCAYA ÇOK DİL DÖKTÜM AMA NAFİLE...
Ben de 'Deneyeceğim ve yazacağım, olay bu' diyerek attım kendimi Power Plate Stüdyosu'na. Sevgin Hoca'dan önce bu işin adının DKN Technology olduğunu, Power Plate'in de markalardan biri olduğunu öğrendim. Hoca'yı baştan uyardım; 'Hocam ben hayatında hiç spora yer ayırmayan bir insanım. Hocam ben şöyleyim, hocam ben böyleyim...' İstiyorum ki hoca bana acısın, beni yormasın.
10 dakika spor fikri illa ki cazip de, o 10 dakikayı bile acılar içinde geçirmeyeyim... Kemik yoğunluğunu, lenfatik drenajı, kolajen miktarını, kan dolaşımı hızını, oksijenlenmeyi, büyüme hormonunu artıran, stres hormonunu düşüren, sırt ve bel ağrılarını, selüliti azaltan, en azından bunu iddia eden bu NASA icadı cihaz beni hiç üzmesin...
'Kalp pilim yok, hamile değilim, varis, protez, yara, epilepsi yok hocam!' diyerek çıktım aletin üzerine. Hoca yandaki Power Plate'te hareketi gösterecek, ben benimkinde olaya 'katlanacağım'. Anladığım bu. Deneyecek olanlara şuradan şunu söylemem gerekiyor; 'Okuyucu... Benim gibi korka korka gitme stüdyoya. Hocalar zaten ilk olarak basit programlarla başlıyorlarmış.' Yani hoca öyle söyledi, 'Sizi ilk seansta zorlamayacağız, yapamayacağınız hareketleri yapmanızı beklemeyeceğiz'...
SANİYELER SAYMAKLA BİTMEDİ
Hafif bir rahatlama hissiyle çıktım alete. Hoca gösterdi, 'Kayak yapar gibi dur. Ayak şöyle, kol böyle, elde dambıl. Şimdi bir ayak yanda, öteki burada...' Bütün bunlar saniyeler içinde olmakta. Üstelik alet öyle bir titreşim yayıyor ki, sanki bütün vücudunuza çekiçler vurmakta, gözünüz illa ki geri sayımdaki rakamlarda. 'Acı yok Rocky' diye diye kendime, saydım ben de rakamları. 'hadi Ece, kaldı beş saniye...'
Bu nasıl kas çalışmasıdır bilmiyorum, bacaklar sanki yanıyor içeriden. Her hareket bitiminde insanının kendi kendini tebrik edesi geliyor. Elbette bir sonraki hareket başladığı anda yeniden derin derin nefes alma, yeniden 'Acı yok' nidaları...
Hoca 'Geçen gün futbolcu bir arkadaş geldi' diyor. Arkadaş fit, arkadaş sağlıklı, arkadaş sporun alasını yapmış. 'Bu ne ki? Ben bunu rahat rahat 10 dakika yaparım' demiş. İlk seansı olduğundan o BİLE yedi buçuk dakikada pes etmiş. Hoca senin üç-dört dakika yapman mucize demeye getiriyor da, nazik olduğundan 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla' yöntemine başvuruyor.
Neyse efendim, zaten ilk seans zorlarmış adamı, sonra açılırmış insan. İkinci seansta bile daha kolay gelirmiş hareketler, gitgide de dakika sayısı artar, vücut sıkılaştıkça kişi daha da memnun kalırmış.
DERSTEN TİTREYEREK ÇIKTIM
En basit hareketleri zar zor bitirince bende bir sevinç, bir sevinç, çıktım stüdyodan. Hocanın elini sıkıp gideceğim ama o da ne? Bir tuhaflık var. Yürüyemiyorum... Neden? Ayaklarım titriyor deli gibi. Niye? Power Plate 101 dersinden çıktım! Bir daha yapar mıyım diye diye, titreye titreye yürüdüm beş metre ötedeki arabama. Açtım kapıyı, oturdum. 'Yaparsın Ece, yaparsın' dedim sonra. Üç dakikalık ve kas oranını artıran, yağları da eriten başka bir alet yapmadıkları sürece şu an en konsantre iş bu. Yaparsın, yaparsın...
Sonra titrek bacaklarımla gelip yazımın başına oturdum. Spor yapmış ve kendini bu yüzden çok iyi hisseden her insan gibi gurur duydum kendimle. Bir aferini hak ettiğime karar verdim. Bir ödül? Kendime? Neden olmasın diyerek ısmarladım hamburger mönümü. Spor insanı acıktırıyor...
2 yorum:
4 yıl önce abim Türkiye'nin ilk power plate stüdyosunu açtığında başladım titreşmeye. O günden beri tek sporum bu oldu konsantre 15 dakika da tamam spor :):)
çok faydasını gördüm kısa sürede sakın bırakma 15 seansı tamamla farkı göreceksin :):):)
Ay çok şükür..pazar günü adaya sınırlı sayıda gelen akşama yetişememiştim...
Titrek bacak..yaşasın hamburger menü..
Yorum Gönder