Pazar, Mayıs 11, 2008
Bir Nevi Anneler Günü Hediyesi...
Kadın yazarı eşit gazete
En nihayet MEDİZ (Medya İzleme Grubu) diye çok faydalı bir şey oluşturuldu.
Mailler yolluyorlar, konferans düzenlediler, bu çarşamba Reklamcılar Derneği’nin (İstiklâl Caddesi, No: 203, Odakule’nin çaprazı) önünde (akşam 7’de) kadınları küçük düşüren/ sinir eden reklamları protesto edecekler.
Broşürlerinden rakamlara bakın:
Medyada yöneticilerin yüzde 15’i kadın, yüzde 85’i erkek.
Köşe yazarlarının yüzde 11’i kadın, yüzde 89’u erkek.
Haber kaynaklarının yüzde 18’i kadın, yüzde 82’si erkek.
Genel yayın yönetmenlerinin yüzde 0’ı kadın, yüzde 100’ü erkek.
Bir de herrr seçim döneminde ısıtılıp önümüze konulur gastelerde: yok kadın milletvekili oranımız Suudi Arabistan’ın altında filan.
Sen medyalamanda kadını ne kadar temsil ediyorsun, ettiriyorsun ki; siyasette
kadının ‘yersizliği’ üstüne yapmacık ahkâm menülerini önümüze sürüyorsun.
Gastelerimizde kadın (köşecilerin) yokluğu, yoksunluğu beni her daim mustarip etmiştir. Utandırmıştır. İddia ediyorum: bugün daha çok kadın köşe yazarına, haberine, muhabirine yer verme ataklığını gösterebilecek bir gazete, şimdi sattığının misliyle gazete satabilir.
Genç. Şehirli. Ve kadın. Bu 3 kriterden yoksun tümm gazetelerimiz.
Diyelim 30-35 yaş kuşağında NİYE kadın köşeciler çıkmıyor? Çıkarılamıyor? Bu kuşaktan da gençlerine muhakkak ihtiyacımız var. (Onlar SIFIR temsil ediliyorlar.) Ama BARİ bu kuşakla başlayalım. Ki, life-style’cıları kastetmiyorum. “Şurda tıkındım, burda beş yıldız ağırlandım, burda tepindim, orda beleş ayakkabı hediye ettiler”- Onlar ilavelerde/melerde alışveriş pişirmeye devam etsinler.
Ama diyelim Tuğçe Baran takma ismiyle/kimliğiyle Vatan’da yazmaya başlayıp ‘Saçma Sarışın’ kabından taşan, ciddi iyi siyasi ve fakat (en güzeli) kadın köşeci yazılar
yazmaya başlayan Mutlu Tönbekici.
Sözünü ettiğim kuşağın en iyi ve nerdeyse tek iyi yazarı olan Mutlu Tönbekici’nin
‘Tuğçe Baran köşesi’ nerdeyse bir aydır boş.
İyi olan her şeyden mahrum edilmemiz mecburi mi?
Ben, diyelim: Sabah’ın artık tartışmasız Türkiye’nin en iyi hafta sonu ilaveleri olan eklerinde yazan bazı kadın yazarlara NEDEN Sabah’ta yer açılmaz? Sabah (Hıncal Uluç’un tam sayfaladığı gaste) onlar için çok mu ciddidir? Çok mu yer yoksunudur? Anlamış değilim. Öncel Öziçer’i harbiden beğeniyorum mesela.
Hilafsız Türkiye’nin en iyi film eleştirmeni Yeşim Tabak’ın (eskiden Radikal Cumartesi’yi güzelleştiren) yazılarına hasret kalmıştım.
Sabah Pazar’da yeniden yazmaya başladı.
Akşam’da yazan Nagehan Alçı bir kazançtır. Gülenay Börekçi’yle Ece Arar’a ben kesin gazetemde daha çok yer açardım.Radikal Cumartesi’de yazan Ayça Şen’e de öyle. Haftada 3 kez Radikal’de yazsa; Radikal sululaşmış mı olur? Ciddiyetine hâlel mi gelir? Gelsin ağbi! Yaş ortalaması: 70, köşe yazarı: errrkek. (Amca. Dede. Büyükenişte.)
Olmuyor! Türkiye’nin yarısı kadınlardan, yarısından hatırı sayılır fazlası 35 yaş
altından oluşuyor. Bunlar medyalamamızda neden temsilini bulmuyor?
Hakiki bir kalite kontenjanından: diyelim Necmiye Alpay. İşte hayalimdeki kadın
köşeci! Dil yarası yazsın, siyaset yazsın, edebiyat eleştirisi yazsın. Ama yazsın.
Bizim de gözümüz, gönlümüz açılsın. Bu kadar iyisini, hak etmiyor muyuz yani?
Hasret olduğum bir başka janr/kalem:
Zeynep Atikkan. Amerika’yı bilir, Avrupa Birliği’ni bilir, Türk Siyaseti’ni bilir.
Vakti zamanında Mesut Yılmaz’ı ‘sarsan’
yazıları hâlâ belleğimdedir. Bir Zeynep
Atikkan’ı her nevi lagar/dıngıl erkek köşeciyi ordan gitse, öbür tarafta tutan sistem; nasıl olur da eler- anlamış değilim.
Sistem n’apıyor ediyor: kadını eliyor, yeni
kadın köşeci/haberciyi bünyesine sokmuyor.
Şehirli/genç/okuyan/çalışan kadını küstürmeye, mevcut gastelerden soğutmaya muvaffak oluyor.
Tamam: hepimiz jüp diye yutuyoruz.
Ama kadınların gastecilikteki cevabı
Kelebek, Günaydın değildir. Esas
gastelerinizde kadına yer açın!
Bu arada: her yiğidin gönlünde bir (1) yazar yatar. Her yazar, yalnız bir yazara ayılır/bayılır.
Evrensel Kültür’de ‘Sıradan Okur’
rumuzuyla edebiyat eleştirisi (ve o kisve
altında herrr şey eleştirisi yazan)
Müthiş Bir Kadın Kalem vardı.
Bir okurumun babası, iki dergi de yolladı: İsmini öğreneyim diye. Yazılarından birisi
Dostoyevski üstüneydi.
Edebiyat felsefecisi bir arkadaşıma “Bak, böyle yazabilen kadınlar da var Türkiye’de” demek için dergileri verdim.
Pek tabii: giden gelmez dağları!
İşte vakti zamanında Evrensel Kültür’de Sıradan Okur’u yazan kişi, benim Türkiye’de yazılarını en okumak isteyeceğim kadın köşecidir.
Yeter ki yer açmaya niyetin olsun!
İnternet Âlemi’ne, itilmiş bulunan Şermin Topçu’yla, Selda Uskan’ın da iyi köşeciler olduğunu düşünüyorum. Bir kere kadında mizah duygusuna hasretiz. Kadınsı yazmaktan imtina etmeme cesaretine.
Bir sürü başka aday da bulunabilir.
Kadın yazarları bu denli ‘yaratmamaya’ dayalı bir gastecilik-
Hadi ortalığı OMENlemeyim ama-
‘Sıktınız ağbi!’ diye bitireyim.
Kadın yazar istiyoruz! Bir an önce! Şiddetle!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Kesinlikle katılıyorum. Kadın yazarlara daha çok yer bulmalı.
Blogumda Yakınlarım Dışında Beni Etkileyen Üç Kadından bahsetmiştim biride sizsiniz. Biraz geç haber verdim ama kusura bakmayın.
bu yazı bence de çok güzeldi ece. seninle de gurur duyuyorum, çok sevgiler.
Güzel bir nokta, aynen katılıyorum.
Hayatın her kademesinin yükünü çek, medya ve siyasete gelince erkeklerin tekelinde bir dünyada yaşamaya çalış..Yok öyle.
işte bu yazıdan hopladım geldim buraya..
katılıyorum..
sevgilerimi gönderiyorum ece arar..
kaleminiz/klavyeniz hep bereketli olsun..
bu arada kızınızın da yeni yaşı kutlu olsun..
sevdikleriyle.. keyifli sağlıklı ve aklıma gelen gelmeyen güzelliklerle dolu uzun bir ömrü olsun..
atalet
bütün güzel temenniler için... her şey için... teşekkürler
Yorum Gönder