Cumartesi, Aralık 09, 2006

dökülüyorum


tel tel.. ne yorgunluk ama.

elvin iyi neyse ki, bu durumda dökülen taraf olmak umurumda değil. dışarıda kış güneşi, biz iki ev kuşu. salona götürüyor bütün oyuncakları elvin, akşam şenlik alanı gibi oluyor etraf, yatmadan önce de toplama takati hiç olmuyor bende. hani bazı anneler "salonda oyun oynanmaz yavrucum"durlar ya, ben onlardan biri olamadım hiç. ben her odada her şeyi yapıyorsam çocuk niye yapmasın? salonda kilden hamurlar, mutfakta kitap okuma, yatak odasında laptop karıştırmaca mesela.

o yüzden karışık bir evimiz var. bir yandan alıyor, bir yandan atıyoruz. öyle de tüketiyoruz her şeyi, hayatı. büyüyor elvin, ne zaman ilgi duyacak koleksiyon işine diyordum hep, benim çocukluğum yarısı koleksiyon parçalarımı dizme, dağıtma, tekrar dizme, birileriyle değiş tokuş yapma şeklinde geçmişti çünkü. çocukluktan kalma silgilerim vardı, bir ara başladık elvin'le yine silgi almaya, eskilerin üzerine yığmaya, sevindi falan her seferinde ama düne dek çılgınca ilgilenmemişti onlarla. dünden beri bir merak bir merak...

"koleksonum" diyor da başka bir şey demiyor. cam önüne diziyor silgileri -tabii yine salonda-, sonra topluyor, derken birbirlerine benzeyenleri ayırıyor, küçükleri kaldırıyor sepete, büyükleri yeniden diziyor falan. inanılmaz. çocuklar sahiden de her şeyi -zamanı gelince- yapıyorlar, öncesi, sonrası yok bunun. demek koleksiyonla ilgilenme yaşı 4.5.
keşke hepsinin not alsaymışım...
not: fotoğraf da yeni başladığımız melek koleksiyonundan... heniz beş meleğimiz var.

günün şarkısı: peter gabriel ve kate bush'tan don't give up.

5 yorum:

uykucu dedi ki...

oooo bizim salon en büyük oyun odamız tüm oyuncaklar taşınır.Kolleksiyonculuğu bende çok severim oğlumunda yapması için demek ki 1,5 yılımız daha var .Ne yapalım hamilelikten beri sizi takip ediyoruz..(silgiler kokulu kokusuz ayrılıyor mu?)

okuranne dedi ki...

küçükken , önce çokomel kağıtlarının ambalajlarını, sonra tipitip sakızının içinden çıkan karikatürleri sonra Kurtuluş Yayınlarının 40 sayılık masal dizisini sonra da Kemalettin Tuğcu'nun44 lük serisini toplamıştım. Ne güzeldi...Bakalım Ada ne biriktirecek.

pinomino dedi ki...

peçete ve pul koleksiyonum vardı..gerçi 4.5 yaşında değildim 10 yaş civarlarıydı galiba..o zamanlar yoktu fazla desenli peçetelerden..yurt dışından gelenleri toplardık. hala duruyor bodrumumzdaki kutuda..yaklaşık 21 yıllık peçeteler:)) en eski pulum ise 1969 yılına ait..hüzünlendim şimdi..ne güzel günlerdi o günler...

Adsız dedi ki...

Ikea'da değişik renkler de mum melekler gördüm. Biriktiriyorsan aklında olsun diye yazayım dedim:)

ece arar dedi ki...

silgilerin kokusu yirmi yıl durmaktan kaçmış... melek için ikea'ya gitmeyi çok isterim ama istanbul'a gelen kim? ada için söylüyorum; böyle güzel isimli bir çocuk herhalde şahane şeyler biriktirir. pinocum, elvin yırttı benim çocukluk peçete koleksiyonumu... bebekti daha, valla birgün kaşla göz arasında hepsi gitti...