Perşembe, Şubat 26, 2009
cennet sendromu?
Maslow bundan altmış yıl önce çeşitli araştırmalar sonucunda şimdilerde “motivasyon teorisi” denilen, bizim üniversiteye adım atar atmaz “güdü teoremi” adıyla ezberimize aldığımız üçgen şeklindeki listeyi hazırlamış önemli bir bilim adamı.
Maslow, insan ihtiyaçlarını beş kategoriye ayırmış. “En alttaki ihtiyacı karşılamazsan ötekine geçemezsin” diyor kısaca. İhtiyaçlar karşılana karşılana da en tepedekine ulaşıyorsun. Önce temel fizyolojik ihtiyaçlar karşılanacak; yemek yiyeceksin, uyuyacaksın. Sonra güvenlik ihtiyaçları var; kendini, evini koruyacak, geleceğini garantiye alacaksın. Bu da bittiyse sevgi ve aidiyet var sırada; diğerlerini karşılayabildiysen sevmeyi, sevilmeyi düşüneceksin, yardımsever olabileceksin. Saygı ihtiyacı bir sonraki aşama; şimdi tanınmak istiyorsun, statü istiyorsun, takdir edilmeye ihtiyacın var... Ve işte tepede ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı... Artık ne yapacağını, nereye gitmek istediğini düşünebilirsin, enteresan fikirler üretebilirsin... Projelerini gerçekleştirebilirsin falan filan...
Bu son noktaya gelmek kolay değil; tepeye ulaştıktan sonra ne oluyor diye düşünmekse şahane... Doğrusu okulda “her şeyi hallettikten sonra ne oluyor?” konusuna pek girmemiştik biz...
İnternet bir derya ya; Observer’da Mike Carter’ın Türkiye maceralarını okurken birden “Cennet Sendromu” sözcüklerine rastladım. Seksenlerin ilah grubu Eurytmics’ten Dave Stewart bir iki yıl önce bu kavramı ortaya atmış. Adam yani bir pop müzik starı olmakla kalmamış, kendi hastalığına isim vererek tıp literatürüne de geçmiş...
Milyoner Stewart, Maslow’un teoremindeki son noktayı da geçince bir illete yakalanmış; istediğin her şeyi elde edebileceğin inancı... Her şeyi elde edebiliyorsan, hayatın ne anlamı var, öyle değil mi ama? İşte bu sendromdan muzdarip Stewart, kendi kendine teşhis ettiği hastalığın adını “Cennet Sendromu” koymuş.
Buna göre, artık hiçbir şey seni tatmin etmiyor, keşfedilecek yeni bir kıta kalmadı...Her şeyin var ve o her şey o kadar mükemmel ki, sahip olduğun hayatla başa çıkman ve depresyona girmen işten bile değil... Daha büyük bir hedef arıyorsun, bulamıyorsun... Futbol kulübü alsan? Yeni bir jet? Uşaklar? Film yapımcılığına soyunsan? Bunları yapan zenginler var, biliyoruz. Hepsini yapan, bitirenler de var. İşte Dave’e göre bu insanların veyahut lotodan büyük ikramiyeyi kazanan sıradan bir insanın bile bu hastalığa yakalanması olası...
Cennet sendromundakiler tam bu noktaya ulaştıklarında, her şeye sahip olup da artık ne yapacaklarını bilemediklerinde, beyinleri onlara bir türlü oyun oynayarak, “Her şey olup bittiğine göre herhalde şimdi de kötü bir şey olacak” diyor, bu duygudan kurtulamıyorlarmış...
Bazı sıradan insanların da Maslow’un belleklerimize kazıdığı tepedeki noktaya azıcık yaklaşmışlığı olabilir tabii ancak ülkemin çoğunluğunun da daha ilk basamakta mücadele verdiğini, işte sırf bu yüzden de kendini geliştirmek için herhangi bir çaba içine girmediğini, giremediğini bilmek lazım. Evinin kirasını karşılayamayan bir adama “ideallerin ne demek?” fiziken imkansız bu teoreme göre.
Ülkem Maslow’un teoreminin alt basamağında cennet sendromundan muzdarip olacağı günü bekliyor... Veyahut, hadi bir kavram da ben atayım ortaya; resmen “cehennem sendromu” yaşıyor...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
BİR KERE YEŞİM SALKIM DEMİŞDİKİ;ÇOK ZOR GÜNLERDİ, İSTEDİĞİM HErŞEYE SAHİPDİM İSTEDİĞİM ANDA İSTEDİĞİM ŞEHİRDE HATTA ÜLKEDE ARZU ETTİĞİM YEMEĞİ YİYORDUM.İstediğim her mücevheri yada kıyafeti zorlanmadan alıyordum.Hayat batmaya başlamışdı hiç bişeyden zevk alamıyordum.Bazı günler suratımı asıyor, saatlerce boş boş oturuyor, yada içki içiyordum.
Aşırı paraya sahip olmak mutluluk getirmiyormuş.
cennet sendromuna yakalanmışdı diyebilirmiyiz?
Cenneti anlarım, cehennemi de; peki ya Araf sendromu? Orta basamakların birinde durup şaşkın şaşkın etrafa bakmak ve ileri adım atmaya çekinip aynı zamanda geriye gitmekten korkmak da semptomları olsa? Ya da belki de sadece yirmi yaş krizidir benimkisi, bilemem ki...
Güzel yazıydı, sevgiler :)
'Cennet sendromu''na uygun bir söz.
" İnsanların büyük çoğunluğu tüm mutluluklarını bir başka insanın eline bilerek koymaya çalışır. Bu tür mutluluk arayışı insanın olgun olmadığını gösterir. Olgun insan mutluluğun temelinin kendi içinde olduğunu bilir."
QENTIN CRISP
Bu 'başka insan' günümüzde markalar,büyük firmalar yada gazete,dergilerde çıkan bunları bunları yapmazsanız mutsuz olursunuz diyen yönlerdirmeler de olabilir.
Mutluluğu insan yada başka bir seye endekslersek eğer mutlaka sonunda bir mutsuzluk oluyor.İnsanın cenneti de ,cehennemide kendinde.
Hoş,insanların ölmemek için yaşam mücadelesi verdiği Türkiye'de,kendilerini düşünecek durumları da zaten yok.Cehennem sendromuna yürekten katılıyorum.
Bence de insanın herşeyi tam olunca sıkıntı sarıyor her yanını ve başka başka alemlere dalıyorlar.
Kendi hayatımda da çok yaşadım, şimdiye kadar hiçbirşeyim tam olmadı olmasında zaten tek isteğim sağlık ve huzur..
Yazının sonu ise harika, katılmamak imkansız!!
Eline sağlık
Yorum Gönder