Çarşamba, Şubat 04, 2009

cem yılmaz ve çocukluğu

cem yılmaz'ın kendi ağzından çocukluğu... o yazmamış olablir tabii de, onun diline uygun geldi bana. paylaşmak istedim, zira metinde hepimizin çocukluğu var....

"Ben çocukken çok salaktım. Edip Akbayramın ismini Edi zannederdim.
Yani o, benim için Edi Pakbayramdı. Ablama, Nasıl olup da koca
bir günü canın sıkılmadan evde oturarak geçiriyorsun? demiştim.
Büyüyünce insanın canı sokakta oynamak istemez ki cevabını
vermişti. Uzunca bir süre büyüyüp büyümediğimi anlamak için
kendime, Canın sokakta oynamayı istiyor mu? diye sormuştum.

Sabahları kalktığımda aklımın hala yerinde olup olmadığını anlamak
için 2+2, 3+4 gibi toplama işlemleri yapardım. Sonuçlar doğru
olunca da çok sevinirdim. Dedemle parka gittiğimiz bir gün
TRTciler çekim için oradaydı. Beni oynarken çektiler. Yayın günü
bizim aile jeneriğinde gözüktüğüm çocuk programını izlemek için
televizyon başına geçti. Kendimi ekranda görünce, Beni niye parkta
unuttunuz? diye gözyaşlarına boğulmuştum.

Geri vites kavramım yoktu. Şoför, kolunu koltuğa atıp arkaya
doğru bakınca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.
Benden büyük kuzenlerim dondurmacıların dondurma külahlarının sivri
kısmıyla kulaklarını karıştırdığını söylemişti. İnanmıştım. Hala da
külahların sivri kısımlarını yemem. Çöpe atarım.

Abimle Karaoğlancılık oynardık. O Karaoğlan olurdu, beni de Bizans
askeri yapardı. Sonra evire çevire döverdi. Çok mühim bir şey
yaptığımı sandığım için canım yansa bile hiç sesimi çıkarmazdım.
Yeşil ve siyah zeytinin ayrı ağaçlarda yetiştiğini sanırdım.
Bulmacalardaki, Annenin erkek kardeşi kısmına dayımın beş harfli
ismini sığdırmaya çalışırdım.

Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma
gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmıştım. Ancak
sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi
yapıştırmamla son bulmuştu. Hem gönlünü almak hem de el koyduğu
patateslerime kavuşmak için dahiyane bir fikirle öğretmenimin
yanına gittim. Annem yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve
gelerek soyundum. Renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her
tarafına bastım. Sonra da annemin karşısına geçtim. Beni o halde
görünce ağlamaya başlamıştı.

Madonna ile Maradonayı kardeş zannederdim. Kendi kendime,
Bunların babası ne şanslı be. Bir çocuğu futbolun kralı, biri
müziğin kraliçesi derdim. Birinden özür dilediğim zaman Allahın
bana bir özür vereceğini sanırdım. Sakat olacağımı düşünüp hemen
dilediğim özrü geri alırdım.

Kurban Bayramında toplanan derilerden uçak yapıldığını sanırdım.
Uçakların dış yüzeyi bu derilerle kaplandığı için Türk Hava
Kurumunun topladığını düşünüyordum. Uçak kaçırma filmlerinde
silahla ateş edildiğinde ya da a patladığında, Ayyy! Deri
delindi! derdim...

Annemgil babamgil diye konuşanları fakir zannederdim. Annem banyodan çıktıktan
sonra babamın söylediği, Sıhhatler olsun lafını Saatler oldu
diye anlardım. Bunun da, Banyoda amma çok kaldın gibi bir şey
demek olduğunu sanıp babamın anneme kızdığını düşünürdüm. Annemin
buna karşın niye sadece, Sağol dediğini merak ederdim. Ne kibar
kadın, derdim."

8 yorum:

Adsız dedi ki...

ben çok geç yaşıma kadar sıhatleri saatler zannetmiştim. :):):):)

Tanya's dedi ki...

Evet evet..thy ve kurban derileri..Edi Pakbayram..ona da kocaman bir evet..

Güldüm ya çok

tubik dedi ki...

Nası yani yeşil zeytinla siyah zeytin aynı ağaçta mı yetişiyo ?? :D

Primarima dedi ki...

Aynen;demekki sıhhatler olsunu hepimiz saatler olarak anlıyormusuz ama itiraf edeyimki ancak bir kaç sene önce öğrendim bunun doğrusunu :(
utandım...

denizanasi dedi ki...

annemli patates baskısı.. süper fikir :)

duygu dedi ki...

bu yazıyı daha öncede okumuştum ama yine okuyunca gülmekten ve son cümleden sonra "bu adam kırık yahhuu" demekten kendimi alamadım.
bende küçükken film tanıtımlarıyla ilgili bilgilerde "başlıca rolleri" kısmını "başlı carolleri" sanırdım... bu filmde yaratık gibi, başlı caroller varmış derdim. manyakmıyım ne?

gunduz68 dedi ki...

eğer onun çocukluğuysa gerçekten o zamanda komikmiş...:)İşte Cem Yılmaz....

Adsız dedi ki...

:)
güzeldiii