Pazartesi, Mart 23, 2009
filmlerden kısa kısa
milk sean penn'e oscar kazandırdı ama ııh, benim sean penn'im bu olamazzzzz. mystic river'daki, we're no angels'taki sean penn'imi istiyorum ben. evet, şahane rol yapıyor, evet straight adamlar inanılmaz gözlerle "bu adam gay mi yav?" diyerek izliyorlar filmi, o derece döktürüyor yani de, film fazla belgesel tatta. ııh.
doubt'taki meryl streep "ay bi tokat atıp rahatlasam" diyeceğiniz bir role bürünmüş. filmin konusu fazlasıyla klasik ve evet, p. seymour da bu filmin gay'i ya da gay'imsisi. inanılmaz bir aktör. meryl streep ise meryl strep işte, hep rolünün kadını. filmin sonu ııh. ııh. ııh.
slumdog iyi. tamam, izleyelim.
vicky christina barcelona'daki penelope cruz inanılmaz başarılı. cruz inanılmaz bir kadın. gerçek mi, değil mi, şoktayım... film tipik w. allen tarzı ama match point kadar başarılı değil bu. ama penelope yok mu penelope, filme sonradan dahil olması bile harika... aman allahım, kesinlikle izlenesi...
brooklyn rules... aa bu ne? diyorsanız, adamımın içinde üç dakika boyunca yer aldığı filmlerden biri daha diyebilirim. alec baldwin'den bahsediyorum elbette. yine üç dakika ama yine bana yeter. ayrıca film de iyi, başarılı. izlenesi. 2007 yapımı.
snatch. brad pitt'li bir film. tarantino tarzı. espritüel ve zekice. izlensin!
mamma mia! anneee, bu ne ya! yirmi dakika dayabildim.
the reader. bir sürü alt katmanı olan, azru edilirse saatlerce birileriyle tartışabileceğiniz bir film. en etkileyici yanı kitaplarla ilişkisi. izlensin!
revolutinary road. valla iki saat miki saat, bence sıkıcı değil. kimileri çok sıkılabilir. hepimiz için geçerli bir konuyu tartışıyor, "bu muyum ben, burada mı geçecek ömrüm, hani hayallerim?". karı koca olma halinin ve eklenen çocuklarla birlikte sevmediğin işte bir ömür tüketmenin filme dönüşmüş hali. bence çok başarılı...
the wrestler. adamım mickey döktürüyor. kendisi gibi. olduğu gibi ve fakat sarı ve uzun saçlı. vahşi bir şekilde başlıyor film. zımbalar, delikler, kanlar, şunlar bunlar... ama anlıyorsunuz ki biraz sonra anlatacağı hayatı derinden algılayabilmeniz için bunları da iyice bellemeniz şart. çok insani yanı olan, insanın içini burkan, marissa tomei ile de büyüleyen bir film. sonu çok dramatik bir de. izlensin, kesinlikle izlensin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Slumdog Millionaire çok eğlenceli gelmişti bana.
Milk'i ben beğenmiştim. Hem de çok. Sean Penn'i dehşet içinde izledim. Konu da çok güzel anlatılmıştı ama kabul etmeliyim ki biraz ağır bir filmdi.
... Barcelona'da ise hiç ama hiç sevmememe rağmen Penelope Cruz'a hayran kaldım. Yanında Scarlett Johanson çok sönük kaldı. Filmdeki mekanlar da çok güzeldi. Ama konu bazen kendinden geçti bi o yana bi bu yana savruldu, bazı şeyler eksik kaldı sanki..
Diğerlerini henüz izleyemedim ama bu üçü arasında favorim Milk oldu benim.
tubik, barcelona'daki penelope'yi asla unutamayacağım ben... diğerlerini de izlersin umarım:)))
Guy ritchie nin yazdigi ve yonettigi ''lock stock and two smoking barrels''a Snatch'in başı diyebilirim.Snatch 1 desem yalan olmaz.Bol bol fuck'lı cümlenin ingiliz aksanıyla kaç çeşitte kullanılabileceği hayretle izlenir ve bol keyif alınır.
Penelope sayfamı volver'dan sonra açtım.Aman allahım dedim. Barcelona barcelona da Scarlett Johansson'nı gölgede bıralmasına da şaşırmadım.Klasik bir Woody Allen filmi havasına giremediğimden filmi sadece penelopeyi görmek için izleyenlerdenim.
mamma mia'nın müzikalini izlemiştim ve beğenmiştim.Daha filmini izlemedim.
'Slumdog' her yönden beğendim.
Yazıyı hemen bitiriyorum benim ki 'filmlerden uzun uzun oldu'.
Eceee,
Ah o Doubt'ı seyrederken gercekten patlatasım geldi benim..favorilerim..Penelope cruz..Slumdog milyoner...ve de Mickey rourke...aha birde reader vardı ya...
Yorum Gönder