Cumartesi, Mart 14, 2009

enteresan... elif şafak vs adalet ağaoğlu...

Adalet Ağaoğlu, Siyah Süt adlı kitabında kendisinden söz eden Elif Şafak’a kızgın: Beni kullandığını gördüm. Kadın öyle yazmış ki, gözlerim yerinden oynadı. Aramızda geçenleri kendi tasarısına göre anlatmış



Adalet Ağaoğlu girişinde kendisinden bahseden Siyah Süt kitabında yer alan bölümlerin gerçeği yansıtmadığını ve Şafak’ın yaşadıklarının kendisine göre yorumlayarak yazdığını söyledi.

Uzun süre okumadığını kitabın kendisiyle başlayıp kendisiyle bittiğini hatırlatıyor: “Hiç okudunuz mu?’ dediler, ‘Hayır okumadım’ dedim. Uzun süre okumadım. Ben reklam yapılan kitapları çok geç okuyorum. Kendisi de sordu, ‘Okumadım, ben sizden bıktım zaten’ dedim. Çok görünen yazardan hoşlanmıyorum galiba. Baktığım zaman beni kullandığını gördüm. Yazdıklarını kendi yaptığı tasarıya göre yazmış” sözleriyle anlatıyor.

Çay yok, çay saati yapmışız

Elif Şafak’ın kendisini arayarak, “Sizi ziyaret etmek istiyorum” dediğini söyleyen Ağaoğlu, değişik ve umut verici yazarın bu isteğini kabul ettiğini anlattı. Sonrasında “ahlaken temiz bulmadığı” için okumadığı Şafak’ın, “elinde kapı önünden alınmış, küçücük cimri tarafından getirilmiş bir çiçekle geldiğini” söyleyen Ağaoğlu, o gün zarif bulduğu bu davranışı, üzerinden zaman geçince daha farklı yorumlamaya başladığını aktarıyor.

Kitapta Başlangıçta Çay Vardı bölümünde geçen olayların tamamen çarpıtıldığını söyleyen Ağaoğlu, anı şöyle anlatıyor: “Geldi oturdu, ‘Ne içersin?’ dedim. Bir kere benim evimde çay diye bir şey demlenmez. Hep çalışan bir kadın oldum ben. Akşamüstü içkisi her zaman olabilir ama hiçbir zaman akşam çayı diye bir şeyim olmadı. Filtre kahvem her zaman prizdedir. ‘Kusura bakmayın çay demleyemem ama filtre kahve var ve poşet çay verebilirim’ dedim. Ihlamur koydum getirdim. Evde kurabiye varsa, tatlı tuzlu varsa küçücük bir tabağa koyarım. Simetriden nefret ederim. Evde hiçbir zaman takım bir şey bulamazsın benim. Elbise giyerken hiç takım giymem. Kadın öyle yazmış ki, ben çay getirmişim ona, büyük tepside, çay saati ona çay hazırlamışım. Pırıl pırıl bardaklarda gelmiş. Gözlerim yerinden oynadı. Hayatımda yok böyle bir şey. Annem teyzem gelse elbette özenle yaparım ama bizim yazarlar arası günlük geliş gidiş için öyle bir adetim yok. Ama ne yapmış, ‘Bir kadın ki bu kadar ev kadını olabilir.’ Aynen böyle yazmış. Hayretler içinde kaldım ben. Bir de kurabiye götürmüşüm, bir tarafta dört tane tatlı, bir tarafta da dört tane tuzlu varmış. Ben bunu asker gibi tabağa dizmişim. Öyle bir imaj yaratıyor.”

Şafak’ın evliliği üzerine sorular sorduğunu söyleyen Ağaoğlu, soruları esprili bir dille yanıtlamış. 55. yazarlık yıldönümü nedeniyle, eşi Halim Ağaoğlu tarafından hazırlanan Herkes Kendi Kitabının İçini Tanır seçkisi nedeniyle eşinin adının “iyi kocaya” çıktığını Şafak’la paylaşan Ağaoğlu, onun ziyaretini de, “Halim’i keşke bizim de böyle kocamız olsa diye görmeye geliyorsunuz, Halim’in müşterisi çoğaldı” sözleriyle yorumlamış.

Daha önce kendini ziyaret edenlerden biriyle yaşadığı anıyı Şafak’la paylaşan Ağaoğlu, “Çorap çekmecesini açtım, Halim’in çorapları katlanmış duruyor, gömlek dolabı gömlekler ütülü duruyor, getirdim mutfağa buzdolabının içinde peynir ekmek bir şeyler duruyor. Dedim “Sen bu kadarını yapabiliyorsan, her erkek senin her şeyi yapmana izin verir, başkasıyla yatmana bile izin verir” diye eklemiş.


Babam için evlendim

Evlilik teklifi aldığı zaman, eşine “Ben seninle otururum ama evli bir kadın olmak istemiyorum” yanıtı verdiğini, eşinin “Benim için hiçbir sakıncası yok fakat babana inme iner” sözleriyle kendisini ikna ettiğini de Şafak’a söyleyen Ağaoğlu, Şafak’ın “Çocuk istemediniz mi?” sorusuna şöyle yanıt vermiş: “Ben kapalı çalışmak isterim, sabaha kadar çalışmayı tercih ederim’ dedim. Yalnız müzik çalarım, benim huyum bu. “Çocuğum olsaydı eğer, ben başkaları gibi bohem hayatı yaşayayım diye lokantaya meyhaneye gidecek bir tip de değilim, ben kendimi tanıyorum meyhaneye lokantaya götüremezdim. Çocuk ihtiyacı duymadım.”
Anlatıldığı gibi doğum sonrasında Şafak’la çocuk sahibi olmak üzerine uzlaşmadığını aktaran Ağaoğlu, bu konuya da tepkili: “En sonunda anlaşmışım ben onunla, ‘Ne iyi doğurdun’ demişim, ‘Fikrinizi değiştirdiniz mi’ demiş, ‘Değiştirdim’ demişim. Yani uzlaşma, Mevlanalık oynuyor orada da. Öyle bir şey olmadı. Giderken ‘Siz bebek mi bekliyorsunuz?’ dedim, kendisi hiç söylemedi, ‘Belki’ dedi gitti. Ben o gittikten sonra hamile olduğunu anladım. Benden sakladı. O kitabı zaten yazmakta olduğunu sonra anladım. Önceden çok iyi niyetli bulmuştum. O kendi romanına göre evirmiş çevirmiş, kendine göre bir şeyler yazmış.”

Siyah Süt’te Başlangıçta Çay Vardı bölümünden:


Biraz sonra porselen fincanlar ve iki tabakla çıkageliyor. Tabağında simetrik dizilmiş kurabiyeler, sağ tarafta tatlılar, sol tarafta tuzlular, eşit sayıda. Hayatta böyle orantılı bir kurabiye tabağı hazırlayacağımı düşünmüyorum bir an. Nedense önce komik sonra hüzünlü geliyor bu fikir. Belki de böylesine bir yazı ve yaşam mekanına baktıkça hep bildiğim ama idrakını ertelediğim bir olgu dikiliveriyor karşıma: Savrukluğum.

“Derken pat diye, hazırlıksız yakalayarak beni, kadın yazarların annelik sınavından söz açıyor, Adalet Hanım. Ben diyor, zor bir tercih yaptım, bundan uzun zaman önce biliyor musun? Çocuk sahibi olmamayı seçtim. Yazarlığım için öyle gerekti, öyle gelişti. “yazabilmek için bir kadın yazar olarak tutunabilmek için seçtiğim yolda bir başıma, ‘kadın başıma’ ilerleyebilmek için, bu toplumda varolabilmek için, bazı şeylere sahip olabilmek için bazı şeylere sahip olmamayı idrak ve kabul etmek...”


bu haber üzerine elif şafak'ın gönderdiği açıklama;
“Adalet Ağaoğlu’nun hakkımda sarf ettiği sözlere cevap vermek istemiyorum çünkü yazarların birbirleriyle kapışmalarını, medya üzerinden şahsi tartışmalara girmelerini doğru bulmuyorum. Bizim yapıcı sözler, güzel işler ve hikâyeler üretmemiz lâzım. Sanatçıların, bilhassa kadın sanatçıların birbirlerini desteklemeleri gerektiğine inanıyorum.”

sizce kime inanmalı?


not:taraf.com.tr'den

21 yorum:

tubik dedi ki...

Taraf ne kadar güvenilir bir adrestir, bilemem..

Elif Şafak da öyle..

Ancak Adalet Ağaoğlu kesin doğruyu söyler diyebilmek de pek kolay değildir güvenilirlik sırasına göre..

Ortada bir kitap var, tutanın elinde kalmış sanki.. Ki o kitaptaki en itici bölümler de Adalet Ağaoğlu ile geçen o yapay konuşmaların olduğu bölümlerdi bana kalırsa..

mermaid dedi ki...

samimiyetsiz elif şafak'a değil tabi.
yani olayın yazılışı gayet kurgu havasındaydı, özellikle sonunu bağlayışı ama ben diğer tarafın bilgisi dahilindedir diye görerek garipsemedim.
Ki Adalet Ağaoğlu neden böyle bir şey açıklasın?
Bir de kitapın genel havasındaki kocaman bir kibir, kendini beğenmişlik, çocuk yaparsam bu yetenek yok olacak mı yine küçük dağları yaratabilecek miyim soruları hakikaten yorucuydu. Kendini konumlandırdığı, "kadın edebiyatçı" noktası ve kıyasladığı diğer yazarlarla eş tutuşu falan acayip rahatsız ediciydi benim açımdan. Hani 40 kere "kadın edebiyatçı" desen olacaksın demiş biri sanki.
Tasavvufu bu denli baskın kullanmasından ayrıca haz etmiyorum. Ana kural kibirden arınmak, önce bunu halledip konuyu kitaplara taşımasını tercih ederdim.
Ben Mahrem'i yazan elif şafakı geri istiyorum. O zamanki özentisiz, asi, popüler olma çabası olmayan, bilgi üniversitesinde derse girerken öğrencilerinin bile kitabını yeni yeni keşfettiği "kadın edebiyatçı" değil de, yazar elif şafak'ı.

mermaid dedi ki...

yorumdaki imla hataları için özür:)

mermaid dedi ki...

ay düşündükçe sinir oluyorum, içecek olarak çayı kullanması bile hakikaten yapay. ya-pay. porselenler, çaylar falan... hey allahım ya.

Adsız dedi ki...

Bence Adalet Ağaoğlu haklı. Başka birisi gibi yazılmak, dahil edildiği öykünün içine yakışacak şekilde değiştirilmek hoşuna gitmemiştir. Elif Şafak'ın neden böyle birşey yaptığını da anlamadım.
Adalet Ağaoğlu'nun kitapta ona biçilen role bu kadar tepkili olması da garip geldi bana...

Adsız dedi ki...

Ece Hanim Merhaba,

Ismim Selen. Ben Adalet Agaoglu'nun soyleside kullandigi cumleleri, Elif Safak'i elestirirken sarf ettigi sozleri acikcasi cok garipsedim. Telefonda "ben biktim zaten senden" demesi, getirdigi cicekler icin "cimri" demesi son derece yakisiksiz kacmis. Ayrica cay icmedik ihlamur ictik yaygarisi ne kadar gerekli? Elif Safak'i ahlaken temiz bulmadigini soylemis. Keske nedenini de soyleseymis, ya da soylediyse soylesiyi hazirlayan gazeteci keske yayinlasaymis. Ben acikcasi bu cikisin sirf kitapta yazan cayin gercekte ihlamur olmasina, ya da bahsi gecen kurabiyelerin simetrisiz sunulmasina vs. baglamiyorum. Bence cok farkli nedenleri var. Elif Safak'in Adalet Agaoglu'nun ahlak ve modernizm skalasinda nerede durdugu ile ilgisi oldugunu dusunuyorum bu cikisin ve ofkenin.

Sorunuza gelince: Iki yazar arasinda anlatilanlar nezdinde bir secim yapmadim. Ama Agaoglunun bu dedikleri Elif Safak'la ilgili goruslerimi hic ama hic etkilemedi.

Sevgiler,
Selen.

ece arar dedi ki...

bu blogun ne hoş, ne şahane okuyucuları var... bunu gördüm bu yorumlardan. çok yaşayın siz... bütün yorumlar birbirinden değerli ve özel... zannedersem bu konudan yola çıkarak etik olan olmayan, yazılması gereken, gerekmeyen gibi birçok dala atlayacağız, öyle görünüyor...

Unknown dedi ki...

elif şafağın yeni kitabı çıktı.acaba şarkıcıların yaptığı gibi bu da bir pazarlama hilesi mi?bence yazarlar temiz kalmalı.hep ulaşılmaz, akıllı , bizim bilemediklerimizi yorumlayıp , bizimle hayatı paylaşmamlılar...

yasemin dedi ki...

tartışma ve kimin haklı olduğu benim için pek önemli değil de adalet ağaoğlu'nun sözleri hoşuma gitmedi. benim evimde çay demlenmez, kurabiye simetrik konmaz... konsa ne oluur, konmasa ne olur? zaten kitabın özellikle o kısımları sıkıcıydı, elif şafak kitabın girişi için mizansen olsun diye yapmış olabilir o ziyareti gerçekten de, her neyse..

ece arar dedi ki...

bence de çay demlense noolur demlenmese noolur da... biri de benim evime gelip ardından yaşamadığımız şeyleri yazsaydı olmayan şeyleri anlattığı için sinirlenebilirdim.
ve elbette, bir yazar öyle hayal edip, öyle olsun isteyip dilerse şampanya içtik diye de yazabilir ama bunun bize kurgu olduğunu hissettirmesi gerekmez mi? kitabı ben de okudum da bu ayrıntı nasıl verilmiş tam olarak anımsayamıyorum...

Adsız dedi ki...

Öncelikle Taraf gazetesini beğendiğimi söylerek başlamak istiyorum. Adalet Ağaoğlu'nun çıkışından hoşlanmadım. Yani kitap çıkalı ne kadar uzun süre olmuş neden şimdi bu samimiyetsizlik? Madem siz karşılıklı ıhlamur, çay ya da benzeri birşey içtiniz ya da içmediniz, kitaptakiler doğru değilse neden Elif Şafak'ın kendisini arayıp konuşmamış? Bu maske, bu sahtelik, kibirlilik neden? Ayrıca bir kadın edebiyatçı lohusalık döneminde böyle bir kitap çıkardı diye bu kadar üzerine gitmek neden? Böyle hissetmiş böyle yazmış kadın. Her yaratıcı yazarın belli dönemleri olur. İnsanız bazen başarırız bazen başaramayız ya da herkes başarısız bulsa da belki de biz kendimizi süper başarılı buluruz. Kendi aralarında halletmeleri gereken bir konuyu Adalet Ağaoğlu gereksiz yere yargılara dökmüş. Elif Şafak'ı bazı noktalarda ticari buluyorum ama birkaç kitabını ve son olarak Siyah Süt'ü de beğenerek okumuştum.

mermaid dedi ki...

bence adalet ağaoğlu kızmakta haklı. her ne kadar tavrı kibir dolu olsa da... çünkü kitaptaki mizansen, bir dervişin hayatı okumaya çalışırken karşılaştığı böyle efsanevi, tanrısal bir olay gibi anlatılıyor ve çizilen adalet ağaoğlu portresi belli ki gerçekle hiç uyuşmuyor. benim zihnimde canlanan ev, kadın, çay saati fotoğrafı yerle bir oldu mesela. e elif şafak da kitabın daha başından bunun üstünden bir çok şeyi kurduğu için, ben olsam ben de isyan ederdim. devamındaki vapurdaki kadın falan gibi benzer şeyler kurgu olabilir ama adalet ağaoğlu olmamalı çünkü dikkat ederseniz elif şafak için bir klik. kitap boyunca kendisine eş değer gördüğü yazarlardan yalnızca bir tanesi ve onunla halleşmelerini yazması oldukça yakışıksız, kurguysa daha yakışıksız. ben de yazsam mesela elif şafak'la bir imza gününde konuşurken içtiğimiz çaydan, bana hayatın sırrını verişinden ve o an çocuk yapmaktan vazgeçip "kadın edebiyatçı" olmaya yönelişimden dem vursam nasıl olur? üstelik elif şafak sıradan bir okur sevgisiyle değil, yine tepeden bakar bir tavırla ele almıştı o anı.
sonuçta ikisi de birbirinden kibirli, sizce hangisi daha kibirli?

ece arar dedi ki...

akşam'dan nagehan alçı da şöyle bir pencereden bakmış ağaoğlu'nun söylediği bir detaya;
"Ağaoğlu nezaket sınırlarını defalarca aşan beyanlarında bu ülkenin 'Batılı olma hastalığı'nın en tipik örneklerini sanki özellikle sıralamış. 'Çay saatim yoktur, akşam üstü içkisi olabilir' ya da 'Filtre kahvem her zaman prizdedir' ne demek?
***
Bu, 'Oh mon dieu, çay içmek alaturkalıktır. Ben bir Batılı olarak içki içerim' alt metnini içinde barındırmıyor mu? Hele 'filtre kahvem hep prizdedir' açıklamasının ne gereği var? Tamam Avrupa'da yaygın olarak filtre kahve içilir, belki siz de kahveyi tercih ediyorsunuz ama bu bir detay değil mi sayın Ağaoğlu? Siz Şafak'a neden bu kadar tepkilisiniz? Yalnızca ziyaretteki somut detayları yanlış aktardığı için mi yoksa sizi 'öteki kampa ait gördüğünüz değerler'le aynı kareye yerleştirdiği için mi?"

mermaid dedi ki...

sevgili yazar, bu son yorum çok güzel ve isabet ama insan "filtre kahve" tarzındaysa neden "çay" tarzıyla sunulmak istesin ki? yapay olsa dahi. yani elif şafak nasıl kendini sufi, esnek, doğu batı sentezi porselen demlikten çay içen biri gibi sunarken yapaysa ve akşamüstü içkisi insanı olduğu iddia edilse üstüne basa basa inkar edeceği aşikarken, adalet ağaoğlu haklı bence. ama ikisi de yapay. ikisi de gerçeküstü. ikisi de imajlar dünyasından bildiriyor.

Adsız dedi ki...

Siyah Süt'ü okumadım,o sıralar pek vaktim yoktu, ayrıca da bayılarak, çok zekice ve orjinal bularak okuduğum Bit Palas ve Mahrem'den sonra her Şafak kitabında hayal kırıklığına uğradım. Belki de edebi/entellektüel çevrelere kendini kabul ettirme(ki olamadı galiba) ve popüler olma kaygısı o masalımsı, bin dereden su getiren, diyar diyar dolaştıran stilini zayıflattı, bilemiyorum.Belki de Adalet Ağaoğlu ahlaki kirlilikle bu birtakım, üstelik beceriksiz politik manevraları kastediyordur, haklımıdır... tartışılır.Herhalde Aşk kitabında Mevlana ve Şems aşkı paralelinde anlattığı Amerikalı Musevi kadının aşkı paravanında da Tasavvuf-Kabala karşılaştıması filan yapıcak ki bu aslında çooook çetrefil ve şimdilerde cok klişe- very in konular üstelik bir karış wikipedia derinliğinde, beni itiyor.
Bu bir tarafa Adalet Ağaoğlu'nun basit bir ev kadını sanılıp da haşa entellektüellik ve çalışkanlık -( ev kadınları öyle sabahtan akşama oturuyor ya)- kalibresinin anlaşılamaması konusundaki paniği ve müdanasız tarzı çok sevimsiz...bır de teyzesi olsa özenirmiş de, çiçek ucuzcuymuş da, yuh...
Sonuçta Şafak'ın kitabi biyografi değil ki, roman...Her gördüğünü tersinden de kurgulayabilir isterse..

laleninbahcesi dedi ki...

Kısaca sanırım ikisine de inanmazdım. Kurgu da olabilir olmayabilir de. Adalet Ağaoğlu neden bu kadar rahatsız olmuş onu anlamak daha da güç. Öyle bir anlatmış ki, çay ikram etmek ya da düzenli çekmeceleri olması utanılacak bir şey gibi. Sanki herhangi bir kadın gibi algılanmışım sendromuna kapılmış O)).
Adalet Ağaoğlu ile olan bölümler kitaba hiç bir şey katmamıştı ki(bence). Şimdi düşünüyorum da kitaptan o bölüm çıksa ne değişecek. Yalnız madem Adalet Ağaoğlundan söz edecekti kitapta belki izin alabilirdi ne bilim her sözü geçenden de izin almak nasıl olur )).
İki yazarında tüm kitaplarını okudum . Ama aralarında geçen şu dialoğ çok irite etti beni.Sevgiler size

Adsız dedi ki...

kitap okumaya bayılan birisi olarak bu tartişma beni hiç ilgilendirmez açıkçasıKitaptan aldığım haz daha önemli.Siyah Süt güzel bi kitap değildi.Elif Şafak deyince aklıma baba ve piç geliyor.Benim favorim odur.Siyah Süt de onun yanına bile yaklaşamaz gere kurgusal gerek kalite açısından

Adsız dedi ki...

Klavyede hızlı yazmaya çalısırken imla hataları olmuş, pardon
iyigünler

7.oda dedi ki...

mermaid in tüm yorumlarına katılıyorum.. :)

Adsız dedi ki...

elif şafak kitaplarmı dolabımdan çıkardım, isteyene vereceğim, ya da çöpe gidecek.

samimiyetten yoksun bir yazara kütüphanemde yer yok artık!

angelistic dedi ki...

Siyah Süt üzerinde çok düşünmek için yazılmış bir kitap değildi zaten yazar üstüne bastıra bastıra söylemiş bunu, bir çırpıda okunup unutulmak için, hoş, yazarın hayranlarına bir jestti... Adalet Ağaoğlu'nun tutumu hiç hoş değil son zamanlarda bu tutumu nedense anne olmayan, olamayan evli kadınlarda çok görüyorum ne ilginçtir ki...
Bir kere Elif Şafak çok yetenekli bir yazar ama 'Aşk' romanını keşke bir iki yaratıcı romanından sonra yazsaydı çünkü onun tüm kitaplarını okuyan biri olarak bu zamana kadar anlattığı karakterlerin hepsinde biraz Şems, görüşlerinde oldukça açık Mevlana vardı bu sır açıklandı sanki o yüzden çok fazla tat alamadım son romanından.. fakat şunu açıkça söyleyebilirimki Elif Şafak oldukça yetenekli, Taraf da bir o kadar güvenilir bir gazetedir ama Adalet Ağaoğluna gelince üslubu her zaman serttir, konuşmaları ılımlı değil biz kurgu sever okuyuculara göre aşırı realisttir...