Herkesin gitmek istediği bir yer var şu adına dünya denen yerde. "Paran, vaktin olsa nereye gitmek isterdin?" sorusuna en sık verine cevap "Dünya turuna" olsa da, bu tur bir yerlerde başlamalı değil mi? Kiminin gönlündeki aslan kısa mesafelerle sınırlı olup yanıt Fransa olabilirken, kimi Kenya der bu soruya, bir diğeri Nepal. Ben bu soru sorulduğunda, hatta sorulmadan "Meksika" derim, Meksika diye bağırır, Meksika diye içlenirim. Mexico City ile turuma başlamak isterim, hostellerde kalmak, şehir arşınlamak, sonra mesela Acapulco'da uzun bir tatil yapmak isterim. Mayalarla, Azteklerle, piramitlerle buluşmayı elbette isterim de, en çok tahta masalara oturup tekila içerken mariachi'leri dinlemeyi düşlerim. Hal böyleyken Meksika ile ilgili ne varsa okumaya da çalışırım. Bu vesileyle elime geçen kitaplardan üçü var bugünkü tanıtımda. Olur da benim gibi Meksika düşleri kuruyorsanız, bir bakmakta fayda var. (ps: şu sıralar domuz giribi var evet... oradaki insanlara şifa diliyorum, sonra da bu gribin de kuş giribi gibi dünyayay yayılmamasını umuyorum.)
Şapkanın Altındaki Kıta Latin Amerika Oya Ayman’ın kitabı. Gazeteci Ayman hayallerini ertelemeyerek beş aylık bir tura çıkmış. NTV'de belgesel olarak da yayınlanan bu Latin Amerika gezisini kitaplaştırmış. Ayman kitabın başında, "Allende'nin tutkulu kahramanları... Marquez'in fırtına öncesi siesta'yı yaşayan kasabaları... Bir avuç sömürgeci tarafından yok edilen milyonlarca yerlinin, askeri rejimlerin baskısına direnen gerillaların mücadelesi... Dört duvar arasına sığmayıp sokaklara taşan renkli yaşamı... Ya da bütün bu öyküleri anlatan panflüt ezgileri... hangisi daha etkindi bilmiyorum, ama aklımda hep bir gün Latin Amerika'ya gitmek vardı." diyor. Diyorum ya herkesin aklında bir yer, herkesin aklında başka türlü imajlar.
Ayman turuna Ekvador'la başlıyor. Yolculuğu Peru, Bolivya, Şili, Arjantin ile devam ediyor. Nihayet Meksika'ya varınca benim de keyfim yerine geliyor. Betondan bir cangıla benzetiyor Mexico City'yi. beton cangılın bitiminde elbette yoksul gecekondu mahalleleri. Polis sirenleri, işportacılar, metro dehlizlerinden çıkanlar, taco satıcıları, sebze pazarları. bataklıkta kurulmuş bir kent. Görmediğim ama gözü kapalı sevdiğim o kent... Heyecanla okuyorum yazdıklarını Ayman'ın, fotoğraflara uzun uzun bakıyorum.... Bir gazetecinin gözünden koca bir kıtayı, Latin Amerika'yı yani dolaşıp geri geliyorum eve. Şimdi ihtiyacım olan tek şey yazarın dediği gibi hayallerimin peşinden gitmek için gerekli cesareti bulmak...(şapkanın Altındaki Kıta Latin Amerika, Oya Ayman, MB Yayınevi, 2006)
Meksika Masalları'nın kulağıma fısıldadıklarına gelince... Her masalı kendine mesken edinen mısır tarlaları ne güzel... Ocakta pişen iguana bize ne kadar uzak değil mi? İnsanın hırsız bile olsa bir işi en doğru şekilde yapmasını öğütleyen masal ne ilginç... Ülkeleri tanımanın bir yolunun da masallardan geçtiğini söylemek doğru değil mi? Tembel mi tembel bir Chanito var mesela, her ülkenin masalında yok mudur böylesi tembel birisi? Ve her ülkenin masalında bu tembel adama söylenen tümce değişmeyecek midir, tıpkı bir Meksika masalında "Chanito, sana artık tortilla vermiyoruz." tümcesi sizi gülümsetmiyor mu? Meksika'ya giderken yanınıza bu masalları da alın en iyisi siz. Masal iyidir, masal okumak, dinlemek, hele size birinin o masalları fısıldaması şahanedir. (Meksika Masalları, A. Cengiz Büker, Okyanus yayınları, 1995)
Gülten Dayıoğlu çocukların çok sevdiği bir yazar. Dayıoğlu çocuk kitapları yazmasının yanı sıra, gezdiği gördüğü yerleri anlattığı kitaplarıyla da tanınıyor. Meksika'ya Yolculuk da yazarın kitaplarından bir tanesi. Nasıl zarif, nasıl içten bir anlatımı var, okuyunca göreceksiniz. Yolculuğa en başından, uçak yolculuğunu da anlatarak başlayan yazarın bavullarının kaybolmasını dillendirişi bile çok sevimli. Katıldığı turu enine boyuna anlatan, bizi de adeta kendi grubuna dahil eden yazarın yolculuğu da Mexico City'de başlıyor. Bizi geçmiş zaman yolculuğuna çıkararak şehrin, ülkenin tarihini anlatan yazar, her gittiği şehirde bizi de gezdiriyor.
Tur yolcuları kimi yerlere gitmek istemediğinde üzülüyor, yine de mesela tek başına piramidin merdivenlerini çıkmakta kararlı. İnsanın yazarın yanında olup da "Üzülme, ben sana eşlik ederim..." diyeceği geliyor okurken. Dayıoğlu bizi pazarlarda, otellerde, lokantalarda da dolaştırıyor, Azteklerin Mayaların medeniyetlerine de götürüyor. Plajlarda da gezdiriyor, otobüslerle şehirleri, ana yolları da turlatıyor. Okuyucuya adeta sanal bir Meksika gezisi yaptıran yazarı en içten dileklerimle kutlamak ve nice nice yolculuklar dilemek ide bana düşüyor... (Meksika'ya Yolculuk, Gülten Dayıoğlu, YKY, 2004)
3 yorum:
Biraz daha beklersin değil mi gitmek için?
gerçekten tam benlik bir tanıtıma rastgeldim blogunuzda bugün.Ne kadar teşekkür etsem azdır bu güzel paylaşımınıza;benim meksika hayalim de meksikalı kız arkadaşımdan doğdu...culiacan da oturuyor ve meksika' ya onu görmeye sonra da hayatım boyunca ayrılmamaya gideceğim oraya:)
ayrıca övdüğünüz yazarların yanında bi övgü de siz hakediyorsunuz bence unutmadan yazar olmanızı çok isterdim.:D
tekrar teşekkürler
tanyacım hep bekledim, daha da beklerim. romalıamo; hayatınız boyunca mutlu olun olur mu? meksika'dan bana kart atın bi de:)))
Yorum Gönder