Salı, Ocak 20, 2009

nomofobi ya da sensiz bir hiçim...


Sözcüğü sevdim; “nomofobi”. Açılımı No Mobile Phobia. Cep telefonu olmadan kendini “hiç” hissetme durumu. Gerçi araştırma İngiltere’de yapılmış; İngilizlerin yarısı da telefonu olmadan ciddi bir strese girdiklerini ifade etmişler. Stres telefonu kaybetme, kontör bitmesi, şarjsız kalmak, kapsama alanı dışında olunca huzursuz olmak gibi birçok durumu kapsıyor.

Gerçi İngilizler çok bira içip asosyal takılmaları dışında cep telefonlarını kulaklarına yapışık bir şekilde tutmalarıyla da ünlüler. Yani bu tip bir araştırma dünyanın başka bir ülkesinde aynı sonucu verir mi, bilemem… Ama durum bizim millete de uyuyor gibi geliyor bana… Ne de olsa her Türk insanı diş fırçalamak gibi basit bir eylemi gerçekleştirmekten muzdarip olduğu halde cep telefonu yenilemede diğer dünya vatandaşlarını geride bırakmış vaziyette.

Her Türk ortalama olarak dokuz ayda bir telefon modelini yeniliyor… Bu oran Avrupa ülkelerinde iki yıl… Maaşının iki katı fiyata telefon alan yurdum insanı, bu tavrıyla dünya telefon istatistiklerine ciddi bir katkıda bulunuyor. Teknoloji üretemeyen ama en son teknolojiyi kullanmayı deli gibi seven canım Türkiyem sms mesajları gönderme liginde de üst sıralarda…

Şimdilerde arabada unutulan bir telefon için evden tekrar giyinip çıkıyoruz; ekmek almaya gitmeyiz ama… Telefonu kaybolunca kahrolmayan insan kalmadı. İnsanın böğrüne resmen bir bıçak saplanmış gibi oluyor… Bir yere gittiğinde önce telefonunu masanın üstüne koyan, çantada geçirdiği acı zamanları unutturmak istercesine telefonunu okşayan, çalışıp çalışmıyor mu, arayan olmuş mu diye kontrol edenlerle dolu ortalık… Bir arkadaşla buluşmak bile telefon kapattırmıyor adama… Karşılıklı kahveler söyleniyor, “ne haber?” diyorsunuz, sonra birinin telefonu çalıyor… O telefonla konuşurken boş durmayayım, ben de birini arayayım psikolojisine giriyor insan. Böylelikle karşılıklı kahve içerken kimse kimseyle konuşmadan ama cep telefonuyla konuşarak zaman tüketiliyor. Sonra hadi bay bay… Sinemada dahi telefonunu kapamayanlardan söz etmiyorum bile…


Bize de Bu Yakışır…


Şarkı indirmeyi, parklarda bahçelerde, çeşme önlerinde fotoğraf çekmeyi, çektirmeyi boş verin, telefonlar yakında kredi kartı olarak kullanılacak, garaj kapılarını açacak, neredeyse araba lastiğini değiştirecek, ütü yapacak, evi süpürecek…
Bu durumda da büyük olasılıkla nomofobi daha da artacak. Hem konuştuğunuz, hem de kredi kartı olarak kullandığınız bir şey bir de evinizin kapısını açıyorsa onu kaybetmek herhalde acıların en büyüğünü yaşatacak. Çok yakın zamanda cep telefonları için şarkı besteleyenlerin, onlar için şiir yazanların oranında da artış olabilir diye düşünüyorum ben. Sevgilisinin telefon modelini beğenmediği için onu terk edenler de çıkacaktır. Kontör göndermedi diye babasını bıçaklayanlar, şarj cihazının üstüne su döktü diye arkadaşıyla küsenler falan filan… Telefonunu kaybetti diye Boğaziçi Köprüsü’nden atlayanlara bile rastlayabiliriz…

Sigara ve asbestten daha çok zararı olduğunun söylenmesine ise kimse aldırmıyor zaten; “atın ölümü arpadan olsun” tümcesini her gün seve seve kullanan bir millete de bu yakışır…

4 yorum:

pinomino dedi ki...

ececim ben ise cep telefonumu en yakın düzleme koyup taşla ezmeyi isteyecek kadar seviyorum:) ne kadar nefret ettiğimi anlatamam ve çocuklar olmasa asla ve asla kullanmayacağım bir teknolojik gelişmedir kendileri..
hele bir büyüsünler işte o zaman özgürlüğüme kavuşacağım:D

serpil dedi ki...

Diş fırçalamakla ilgili cümlede koptum :)

7.oda dedi ki...

ben de; telefondan nefret eden, telefonla konuşmayı sevmeyen, mesaj çekmeyen, mecbur kalmadıkça eline telefonu asla almayan ve çok kısa tutan görüşmelerini, ve makinesini artık kullanılamaz duruma gelince değiştiren kadınlardanım.. ama azınlık olduğumuzun da farkındayım..
yazını keyifle okudum.. gülümseyerek.. ama senin gülüşlü kelimelerin altına sakladığın acı gerçekler hayat gibi ironik işte..

Cocukla Cocuk dedi ki...

acı ama ne yazıkki gerçek bu ben kendi adıma telefon olmadığı günlerde ne yapardım acaba diye düşünürüm bazen hani arkadaşlarla nasıl buluşurduk ailemize geç geleceğimizi dışarda olduğumuzu vs. nasıl haber ederdik? telefonumu yanıma almayı unuttuğum bir gün arabama çarpılması ve benim eşimi aramak için uğraştığım aklıma geliyor da nomofobi kadar saplantı olmasa da cep telefonu olmazsa olmaz benim için de:))