Şöyle bir bakın kitap satan sitelere; ayrılık ve boşanma ile ilgili ne çok kitap var, şaşırır kalırsınız. Daha da ilginci bunların çoğu baskısını bitirmiş, ancak yeniden basılamamış. Doğrusu vakit bulamamışlardır tekrar basılmaya, insana öyle geliyor. Yurdum insanının okumuş olanı kanaatimce nasıl kilden takı yaparken kitaplara başvuruyorsa, boşanırken de böyle bir metot izliyor. Bu tip kitapların en kapsamlılarından biri “Sona Eren İlişkinin Ardından Yeniden Toparlanmak” adını taşıyor. İsminin içerdiği pozitif anlam ve vaadin yanı sıra, beyaz, pırıl pırıl kağıda basılmasıyla da okurda bir ferahlamaya sebep olacağı muhakkak.
Kitabı Doktor Bruce Fisher yazmış. Toparlanma dersleri veren doktorun yıllar boyunca karşısına çıkan vakaların da örnekler halinde sunulduğu kitap tipik bir batılı gözüyle yazılmış olsa ve yapacağımız her şeyi adım adım öğrenmek ve uygulamak biz Türk insanına çok uygun bir yöntem gibi görünmese de, kitabı bir çırpıda baştan sona okuyup kişisel yararlanma listemizi çıkartarak, birtakım tümcelerin altını çizip sonra da onları post-itlere dönüştürerek kendimizce bir çıkış yolu bulmamız olası gibi görünüyor.
İnkar, endişe, uyum, yalnızlık,dostluk, suçluluk, reddedilme, keder, öfke, vazgeçmek, benlik değeri, açıklık, sevgi, güven, cinsellik, bekarlık, çocuklar ve nihayetinde özgürlük... Bir ayrılığın hangi aşamasında olursanız olun, bu kitapta size göre bir bölüm var... Önsözde de denildiği gibi; “Boşanma, bireyin yaşamının tüm alanlarını etkileyen metaforik bir ameliyat...” (sf:1) Ama üzülmeyin canım, metaforik işte... Derin derin nefes alın ve şimdi diğer kitaplara bir bakın... (Çeviren: Sema Eren, HYB Yayıncılık, 1998)
Arzu Çur, “Ayşegül hayvanat bahçesine gitti, okullar bitirdi, evlendi... Şimdi de boşanıyor.” diyor. Kocasından boşanmaya karar veren bir kadının tek başına hayat mücadelesini konu alan kitabın esprili bir dili var. Sanki yazar bu kitabı sadece ve sadece boşanmak üzere ya da boşanmış olan kadınlara yazmış ve bunun dünyanın sonu olmadığını, ufak tefek yara ve berelerin bir şekilde olacağını ama tünelin ucundaki ışığın yakında olduğunu göstermek istemiş gibi...
Kahramanımız bir yandan çocuğunu büyütmeye çalışırken bir yandan da özgürlüğün tadını çıkarmaya çalışıyor. Kocasından tek bir mobilya almamaya, kırık dökük ama kendisine ait olan şeylerle idare etmeye çalışıyor. Evli kaldığı süre içinde “Aman, boş ver, ne çalışacaksın?” tutumuyla karşılaştığından, boşandığında da iş bulması kolay olmuyor. Neyse ki bir iş bulup da çalışmaya başladığında, mali işlerin ne kadar da zor olduğunu görüyor. Mücadelesi bununla da bitmiyor, kocasının evlenmek üzere olan sevgilisiyle kendi çocuğunun ilişkisini düzenlemek, anne babasına ne kadar iyi olduğunu göstermek zorunda... Ayşegül Boşanıyor bizden bir boşanma hikayesi. Başka başka böyle kitaplarımız olsun isteriz... (Ayşegül Boşanıyor, Arzu Çur, İletişim Yayınları, 2004)
Elvan Demirkan ikinci kitabında “Erken Akıllan, Genç Yaşlan” diyor. (Remzi Kitapevi, 2006) E tamam, bu bir ayrılık kitabı olmayabilir ama erken akıllanmak da biraz o anlama gelmiyor mu canım? Üstelik kitabın içinde ayrılma, terk edilme, terk etme, özgürlüğüne, benliğine, kimliğine kavuşma ile ilgili birçok bölüm ve Demirkan’ın kendi deneyimleri de var.
Örneğin “Kendinizle Yüzleşmeye Cesaretiniz Var mı?” isimli bölümde Elvan Demirkan şunları söylüyor; “Daha evlenirken, birbirimizi mutlu edeceğimize dair vaatlerle, sözlerle başlıyoruz birlikteliğe. Ve zaten bu tip bir beklentiyle ilişkimizi baştan sabote ediyoruz. Kendi, mutluluğumuzu nasıl bir başkasının eline verebiliriz ve sonra da o kişiyi bizi mutlu etmekten sorumlu tutabiliriz ki? Her şeyden önce karşımızdaki bu kadar büyük bir sorumluluğu nasıl kaldırabilir? ... İlişkilerimize bu tip bir bağımlılıkla yaklaştığımız sürece sevgiyi yaşayabilmeye imkan yok.”(sf:96-97)
4 yorum:
ececim yaşasın kitaplar hakkında yazıyorsun, çok mutluyum. boşanalı 7 sene falan oldu ama ayşegül boşanıyor süper sound ediyor, okuycam sanırsam anlattıklarının sonucu olarak :)
Ayşegül boşanıyor'u senin garaj saleden almıştım..pek keyifliydi gercekten
Elvan Demirkan seviyorum ben güzel yazıyor.
Algıda seçicilik oluyor sanırım inasanlar yaşadıkları tecrübeler doğrultusunda kitaplar seçip okuyorlar.
Yorum Gönder