Çarşamba, Nisan 18, 2007

bir okuyucu mektubundan parçalar...


çok sevdiğim bir okuyucum var, fikirlerine değer verdiğim. her akşam yazısı sonrası bana yazan, her defasında yeni ufuklar açan. istedim ki, siz de duyun dediklerini. istedim ki, siz de biraz düşünün o tümceleri.
Okumanın Faydaları !...



Sevgili ECE Merhaba ;



Selam Kelamdan önce gelirmiş. Bende bugün selama Merhaba ile başladım. Neden mi?

“Merhaba” Fars kökenli olup, “ Benden sana zarar gelmez “ demekmiş. Şimdiye kadar, bilmeden kullanıyordum. bilince daha bir manalı oluyormuş.



“Aceminin aynada gördüğünü, ustası tuğlada görürmüş.”



Siz daralmıştınız Nisan’ın yedisinde, ben geç kaldım.
Geçen yazınızda (daraldığınızda) ne diyordunuz ?

“ Bazen geliyor bana, -bu ben değilim- halleri. Şimdi yağmur yağsa evden çıkamıyorum.

Nasıl bir sorumluluktur insanın çocuğuna duyduğu. Hep onunla birlikte olma arzusu……. “



Gül’ü, gül suyunu kim istemez ve sevmez ki,

Fakat, gül büyüdükçe dikenleri artar, Gül kurudukça , dikenleri batar.

Bu yüzden, çocuğunla onbeş yaşına kadar geçecek hayatın kıymetini bil,

Onbeş yaşından sonra Gül yine güldür ama eskisi kadar gül kokmaz,

Keşke hep üç-beş yaşında kalsa idi, diye dua edeceğin günler çok olacak….

Tamam kızma, “Tabiatın kanunu bu.”



Dur ve otur… Dur ve sadece oku.

E tabi, oku oku, o da nereye kadar ?

Ne demiştik, “ Kitaptan maksat içindeki bilgilerdir, ama dilersen sen onu yastık yapıp başının altına da koyabilirsin… (Devamını siz söyleyin...)



Terazinin bir kefesine Altın, bir kefesine de Arpa koysanız,

Aynı terazi ikisini de tartıyor diye, hiç Altın ile Arpa bir olur mu ?



Velhasıl sevgili ECE, “ Kitap ruhun gıdası, aklın ilâcıdır.” Okuyabildiğin kadar oku (naçizane).

Her sanatkârın aleti cansızdır, ama canlının da eşidir, dostudur.



Dur ve Oku, yazınıza dönersek ; diyorsunuz ki,



Aman tanrım, çok mu yaşlandım, hiçbir yere gitmiyorum, gidemiyorum.

Nasıl gideceğim “ Çoluk var çocuk var otur aşağı “

Hem orada, hem burada, bir gece partide, ertesi gece bir konserde fikri,

bana çok uzaklarda kalan beni hatırlatıyor.

Hani sendin her şeyi bilen takip eden,

Bir dönem her şeyin peşinden koşan, şimdi gidesi göresi olmamak tuhaf aslında.



Bunlar seni daraltan duygu ve düşünceler.

Bazılarının parası yoktur, istediklerini yapamaz,

Bazılarının parası vardır, çabuk bıkar, değişiklik ister,

Bazılarının da çocuğu vardır bahane eder !...( Ece mesela)



Sevgili ECE ;

Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki, senin hayatına imreniyorlar.

Sen, anılması güzel olan bir söz ol. Çünkü insan kendi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.



Yirmi dört makamda çalgı çalan çalgıcıya, dinleyeni yoksa çalgı yük olur.



Ben şimdi size soruyorum ….

Davul çalınmazsa, Bayramlardan ne eksilir ?

Sevgili ECE ;
Dünya’da sürekli yaz olsaydı (Küresel ısınma), bağa, bahçeye sürekli olarak güneşin harareti vursaydı, toprağın ot bitirme kabiliyetini kökten yakmaz mıydı? Yakardı tabi…. Öyleyse !..

Olgun, toprağı tutsa altın olur, olgun olmayansa altını eline alsa toprak kesilir, küle döner.

Büyük insanlar yalnızca doğruluğu, küçük insanlar yalnızca faydayı düşünür.



Vesveseli düşüncelerden sakın…

İnsanın kalbi sazlık ve orman gibidir. Orada aslan gibi de, yaban eşeği gibi de fikirler bulunur..

Nasıl bakarsan öyle görürsün.

Bak sana bir sır vereyim.

İnsanın en büyük sermayesi DERTtir. Dert daima insana yol gösterir. Derdin yoksa çözüm üretemezsin.

Bu yüzden, Sabır ARI’dır ama, meyvesi BAL olur.



Hayatı tatlı olanın, ölümü acı olur, tenine tapanın ruhu için bir kurtuluş yoktur.



Her an iyilik tohumu ekiver, ekmedikçe hiç bir şey biçemezsin, mesela;

Gönül vermeyince, gönül bulamazsın ki.

Aklın yoksa yandın. Ya kalbin yoksa, o zaman zaten sen yoksun ki !...



Son olarak ;

İnsanın daralması, ne yapacağını bilememesi, kararsız olması hep,

HEDEF’ i olmamasından doğar. Kendine bir HEDEF sapta, ona doğru uç,

İnsanın kanatları, gayretidir.



“ Dağa doğru giden bir yolu öğrenmek isterseniz ;

dağdan geri gelen ve çıkmak için çaba harcayan adama sorun.”

Dursun Karatamanlı

3 yorum:

Tanya's dedi ki...

Ne güzel anlatmış okur..tenine tapanın ruhu kurtulmaz diye..farkında değiliz belki ama bedenlerimizde hapisiz.

Sybella dedi ki...

Merhaba,Benden sana zarar gelmez..Ama kimden ne zarar geleceğini de maalesef merhabalardan çoook sonra görebiliyorsun...Sevgilerimle...

Asortik Krep dedi ki...

Yayınladığınız kadar varmış..Bu ne güzel bir yazı :))